NASIL DİLEDİĞİNE DİKKAT ET

Öncelikle geçen hafta yoktum sevgili okur, gelip bakmışsın görüyorum arka plandan “tık”ları. Özür dilerim, oluyor öyle bazen. Seviyorum ama seni sevgili okur. Utandım mesela yazamadım diye gelip baktığını görünce. Yıllardır beraberiz, öyle garip bir ilişki var aramızda artık seninle. Ben seni bir beden gibi düşünüp yazıyorum, yani binlerce okuru tek bir beden gibi hayal ediyorum kafamda ve onunla yani seninle konuşuyorum. O yüzden aramızda ilginç bir ilişki var. Aramızda sohbet eder gibi, evde karşılıklı oturmuş hem çay içip hem konuşuyoruz gibi. Sen beni tanıyor gibi hissediyorsun kendini, ben sana her şeyi anlatamasam dahi…

Biliyorsun, beni üzen şeyleri paylaşmakta sıkıntı yaşıyorum. Beni çok üzen vefatlar mesela, söyleyemiyorum, yazamıyorum. Yazarsam gerçek olacak, kabul etmiş olacağım gibi sanki. Yazarsam eğer o an o üzüntüyü yaşıyor olduğumu idrak edecekmişim gibi sanki. Oysa ben kafamın derinliklerinde bir yerde, yorganın altındayım o an. Kendi kendime hazmetmeyi, geçmesini bekliyorum o karanlıkta.

Herkesin üzüntüyle baş etme yolu ayrı. Ben paylaşamıyorum. Çok yakınımda olması lazım. Mesela Sarhan. Ah bahtsız Sarhan. Bütün derdimi o çekiyor böyle zamanlarda. Umarım Allah beni onun üzüntüsüyle sınamaz, önce beni yanına alır. 

Hep buna dua ettim böyle dua etmeye de devam edeceğim.

Ama Allah insanı çok ilginç şekillerde deniyor gerçekten.

Sana daha önce kesin bir yerlerde yazmışımdır. Allah bir şekilde beni sürekli duyuyor. Bekliyor. Diyor ki Mehtap büyük konuşsun, hele bir konuşsun, bak ben ona neler edeceğim. Annem gibi. Asla ayağımın sürçmesine tahammülü yok derhal dersimi veriyor. Annem de öyle. Töbe haşa Allah gibi manasında değil de Allah daha çok annem gibi. Beni seviyor ama iyi insan olmamı istiyor ve kendimi doğru ifade edemezsem de terliği yiyorum. Bu.

 Rutin check-up kontrollerimden birinde bazı değerler değişik çıktı. Yani öyle dediler.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyip seni germeyeyim sevgili okur, iyiyim, sıkıntı yok, çok şükür bir şey değilmiş.

.

Ancak bu “iyisin, sıkıntı yok” noktasına nasıl geldik biz tabi? Sıkıntı, o rutin kontrolümü yapan doktor dedi ki burada düzensiz hücre çoğalması var. Bu iyiye işaret değil daha fazla test yapılması lazım. Dedim nasıl iyiye işaret değil? Kanser gibi mi? Kanserli olduğundan şüphelendiğiniz ne varsa alın, hiç dert değil. Yok dediler öyle bir şey değil öyle zart diye organ kesip çıkarmıyoruz testler yapılacak.

Hadiii, strese bak.

Halbuki ben Amerikan polisi gibi önce vurup sonra haklarını okuma taraftarıyım. Bunu ırkçılık manasında söylemiyorum aman yanlış anlaşılmasın. Öyle bir geyik vardı eskiden. Neyse. Yani önce sakat bulduğun parçayı al, sonra patoloji mataloji bakarsın ama hasarlı parça bi çıksın bedenden yani.

Yok. Öyle olmazmış.

Tabii kahramanımız durur mu? Başladı farklı doktorları gezmeye. 

Sevgili okur inanmazsın iyi doktor bulmak çok zor yahu. Yani iyi doktor sanıyorsun mezun olduğu okullara mezuniyet yılına falan bakıyorsun, çalıştığı hastanelere bakıyorsun ve diyorsun ki bu iyidir. Yok hayatım. İyi doktor başka bir şey. Doktorluk çok acayip bir meslek ve iyi doktor çok başka bir şey. Aynı sonuca bir tanesi bakıyor başka bir açıklama diğeri bakıyor başka bir açıklama yapıyor. Hatırlıyorsun bacağımı kırdığımda da doktor röntgenlere bakıp bakıp “bişi yok voltaren merhem sür” deyip yollamıştı. Kırıkmış meğer. Bana böyle oluyor. Ya “bişiyin yok” diyorlar ya “ciddi bir şey olabilir” diyorlar ama bir türlü tutturamıyorlar. 

Neyse evde tahlil sonuçlarını bekliyorum, gerildim de biraz, dedim ya ben neden geriliyorum ki, hep Sarhan’dan önce ölmek istemiyor muydun, al bakalım. Şimdi yanlış bir şey demeye çalışmıyorum elbette her hasta olan ölmüyor. Her sağlıklı insan da yaşamıyor değil mi? Araba çarpıyor, boğuluyor, biri kafasına vuruyor falan. Dolayısıyla her hastalık kötü bir şey demek değil ama ben bunun duasını ettim ya, onu diyorum işte.

Dedim Allahım daha spesifik olmalıydım sanırım. Evet, önce beni al, bu konuda netim fikrim değişmedi. Ama çok yormadan, bak burası çok önemli (çokomelli). Çok incitmeden yani.

Neyse sonra tahlil sonuçlarım iyi geldi. Bu esnada ben daha aklı başında ve ne yaptığını bilen bir doktor buldum ve bu vesileyle iyi bir doktor bulmuş oldum. Bu da olumlu bir şeydi.

Ama kendimle çok gurur duydum sevgili okur. Baskı altında fikrim değişmedi yani. Bu da kayırlara böyle geçsin bence.

İnşallah hayatımızı sağlıkla, huzurla, mutlulukla geçirebilelim sevgili okur. Önce sağlık diyorlar ya, doğru diyorlar, kontrollerini aman sakın aksatma, yaşlar ilerledi, suçiçeği olmayacağız bu yaştan sonra, illa bir şeyler çıkacak o yüzden hep kontrol hep kontrol. 

Doktor seçimi de çok önemli. İyi doktor bulmak kolay değil hele şimdi mısır pırtlağı gibi tıp fakültesi açıldı nasıl olacak bilmem. Evet yine ilk 25bin-30bine giren çocuklar doktor oluyor da okulda ne öğreniyorlar? Derslere bedenci mi giriyor? 

Neyse…

Demem o ki kendine dikkat et.

Bir de ne dilediğine dikkat et  diyorlar ya hani yabancılar. Haklılar, nasıl dilediğine de dikkat et, vallahi gerçek oluyor.

Sağlık  ve huzur dolu mutlu bir hafta dilerim. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)