GELİŞMİŞ DÜNYA SORUNLARI

Gelişmiş ülke meseleleriyle geldim sana sevgili okur. Geçen hafta dedim ya hani, kınadığımız Amerikan köylüleri gibi olduk diye. Bu hafta güzel yurdum gelişmiş ve medeni bir 1. Dünya ülkesi olsaydı neyi tartışıyor olacaktık bak. 

Trans Müsabıklar

Spor müsabakalarında trans bireylerin artması şöyle bir tartışma başlattı. Doğumda erkek olarak doğan ve büyüyen, vücut gelişimini erkek olarak tamamlayan, ergenliğine erkek olarak giren, kas ve iskelet sistemi erkek olan, testosteron üreten kişi, cinsiyet değiştirme ameliyatı olduktan sonra, kadın olarak müsabakalara katılıp kazandığı zaman, bu durum karşısındaki doğumdan itibaren kadın olan sporcuya haksızlık oluyor mu? Doğuştan kadın sporcu aslında bir erkek sporcuya mı yenilmiş oluyor?

LGBT+ cemaati bu konunun tartışılmasını dahi hakaret kabul ediyor. Doğumda atanmış cinsiyeti ne olursa olsun, kişi kendini hangi cinsiyette tanımlıyorsa odur diyorlar. Bu doğru. 

Doğru, kişi kendisini hangi cinsiyette tanımlıyorsa odur.

Ve fakat konu bu değil.

Konu, hayata erkek olarak başlamış ve kemik kas gelişimini erkek olarak tamamlamış bir boksörün, cinsiyet değiştirme ameliyatı ile kadın olduktan sonra bir kadın boksörün karşısına çıkması. Onu feci şekilde dövmesi. Maçı alıp şampiyon olması. Burada gerçekten iki kadın müsabaka mı yapmış oluyor yoksa bir kadın kendisini kadın olarak tanımlayan bir erkekle mi müsabakaya katılmış oluyor?

Aynı şey yüzme şampiyonasında da oluyor. Erkek olarak yıllarını geçiren bir yüzücü cinsiyet değiştirme ameliyatı ardından kadın kategorisinde yarışmaya başladı. Sürekli kazanıyor. Bir de açıklama yapmış hep şampiyon ben olayım istiyordum artık oluyorum çok mutluyum diye.

İnsanlar kendilerini nasıl isterlerse tanımlasınlar. Kimsenin cinselliği kimseyi ilgilendirmez. Bir insan eve gittiğinde kimi öpmek istiyor kendisini nasıl giyindiğinde kendi gibi hissediyor bize ne?

Konu her ne kadar buraya çekilmeye çalışılsa da bu değil. 

Şurada netleşmek lazım. Kadın ve erkek kas gücü, iskeleti, dayanıklılık, kuvveti arasında fark var mı yok mu? Eller, ayaklar farklı mı, güç farkı var mı? Bir erkek cinsiyet değiştirme ameliyatı olunca kemik yapısı, gücü değişmiyorsa o zaman bir erkekle bir kadının -cinsel yönelimleri ne olursa olsun- fiziksel güç üzerinden ölçülen yarışmalarda karşı karşıya gelmeleri çok adil olmuyor. Bunun normal sporcu ile dopingli sporcu arasındaki adil olmayan durumdan daha farklı olmadığını düşünüyorum. Böyle düşünenler de çoğunlukta aslında ama şu aşamada bu işlerde bir düzenleme olmadığından, trans sporcular müsabakalarda yeni yeni bulunmaya başladıklarından girdikleri her yarışı açık ara önde bitiriyorlar.

İşin anladığım kadarıyla sevimsiz kısmı, bu sporcular erkeklerle yarışırken orta-üst seviye müsabıklar iken şimdi oldukları kulvarda şampiyonluklardan şampiyonluklara koşuyorlar.

Bu konuyu cinsiyetler ve özgürlükler üzerinden değil bu bir spor müsabakası ise adil mi değil mi üzerinden değerlendiriyorum. Çok adil gelmiyor ne yalan söyleyeyim. Ben bir kadın boksör olsam erkek bir boksörle dövüşmek istemezdim. Ameliyatlı veya değil fark etmez. Bunu da cinsiyetçilikten değil ağzım burnum dağılmasın diye istemezdim. Dağılacaksa da karşımdakiyle güçlerimiz eşit olsun birkaç diş de ben kırabileyim yani.

Artistik buz patinaj

Bu arada 2022 Pekin olimpiyatlarında, artistik patinajda benim favorilerim Fransa şampiyon oldu. Gabriella Papadakis ile Guillaume Cizeron. Gabriella Yunan asıllı bir Fransız ve su gibi bir kız. Bayılıyorum. Tam benim kalemim. Guillaume ise inanılmaz yetenekli ve çocukluktan beri beraber çalışan bu ikili bir kez daha şampiyon oldu. Geçen yıl gay olduğunu açıklayan Guillaume için can sıkıcı yorumlar yapılmış. İşte efendim kendisi gay olduğundan partneri ile dansları esnasında o “elektrik” olmuyormuş falan. Çocuk çok güzel ayar vermiş bu yorumları yapanlara. ‘Adam olmak kadınlarla seks yapmaya indirilemez’. Gabriella ve Guillaume’ın 9 yaşında beraber kayarken videoları var. Anneleri babaları çekmiş. Çocuk gay olmasa da bundan fazla elektrik olamazdı herhalde aralarında, kardeş gibi olmuşlardır, beraber büyümüşler resmen. Ancak uzun yıllardır birlikte kaydıkları için inanılmaz bir uyum geliştirmişler. Üst üste kazandıkları şampiyonluklarda bunun ispati gibi. Utube’da bir sürü videoları var çok tavsiye ederim. Keyifle izliyorum ben de onları.

Savaş

Bir de savaş çıktı. İnanılır gibi değil. Bu devirde hala böyle deli deli “o topraklar da benimdi, şuralar da dedemindi” der gibi. Herkes herkese girer o zaman oralar da şu tarihte bizimdi diye bakarsan olaya. Delilikler dönemine denk geldik. Başka ne göreceğiz bilmiyorum, bi Zombi istilası falan kaldı herhalde. Çok yazık bu dünyaya gerçekten. İnsanoğlu gezegenin kanseri, hem birbirimizi hem güzelim gezegeni yiyip bitiriyoruz. Sonra hayvan severler şöyle böyle bıdı bıdı. Hayvan sevmemek mümkün mü? İnsanların haline bir baktığın zaman hayvandan başka doğadan başka neyi seveceksin ki? Savaşa her zaman karşı olmalıyız. Daima. Tavrımız duruşumuz barıştan yana, ölüm karşıtı olmalı. Ağacın da sokak hayvanlarının da derenin de ormanların da insanın da yaşam hakkından yana olmalıyız. Duruşumuz böyle olmalı. Bu arada söylemeden geçersem içimde kalır… Şundan bir ay önce İstanbul Sözleşmesinden neden çıkıldı denildiğinde hesap mı vericez istersek Montrö’den de çıkarız diyenler vardı. Al sana Montrö. Birileri bu çağda bile 1 ay sonrasını öngöremezken Atam o zamanın koşullarında dahi 86 yıl sonrasını ön görmüş. Hey yavrum hey. 

Bu hafta böyle sevgili okur. Bakalım önümüzdeki hafta neler olacak. 

Kansız bir hafta dilerim. Barış dolu, mutluluk dolu ve düşük kurlu. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)