Merhaba sevgili okur, bu hafta sana tamamen varsayımlardan, öngörülerden, ne bileyim işte sağda solda gördüklerimden yola çıkarak bir yazı yazmak istedim. Konunun benimle, bizimle ilgisi yok peşin peşin söyleyeyim. Böyle bir “diskıleymır” yapmış olayım yani baştan da sonra başımız ağrımasın…
Yeni nesil kızlı erkekli arkadaşlıklar hakkında ne düşünüyorsun sevgili okur? Biz şöyle düşünüyoruz çocukların-gençlerin kızlı erkekli dolaşmasından, takılmasından birbirleriyle arkadaşlık etmesinden daha doğal bir şey olamaz. İlla flört etmeleri birbirlerine duygusal bir takım şeyler hissetmeleri falan gerekmiyor yani. Bir kız erkek arkadaşını arayıp, bir oğlan kız arkadaşını arayıp “napıyosun, bişiler yiyelim mi?” diyebilir. Bunlar daha o yaşlar zaten… Yani ne bileyim 20’li yaşlarda bi oğlan bi kızı aradığında (yine saçma ama hani bi tık anlaşılır) “aaa benimle neden görüşmek istiyo bana evlenme mi teklif edecek acaba” diye kıllanabilir de bunu 14-15 yaşında düşünmek biraz komik yani…
Ve fakat ergenlik böyle bir şey, her şeyden bir şey çıkıyor da benim için çoook gerilerde kaldığından hatırlayamıyor muyum acaba?
Öte yandan çocuklar arasındaki farkları gözlemledikçe de ailelerin yaklaşımının önemini düşünmeden edemiyorum.
Sevgili okur… Misal (tamamen atıyorum) bir oğlun olabilir… Ve sen sana yakıştırılan her türlü “eril, ataerkil, domestik” sıfata rağmen ve tüm bu sıfatların aksine, zannedildiğinden başka bir insan olduğun için tabiatıyla, çocuğuna;
“yavrum kızlı erkekli de program yapın, kız arkadaşlarınızı da arayın çağırın” diyor olabilirsin.
Çünkü –atıyorum- sen, erkek çocuklarının gelişimi tamamlamasında kız arkadaş faktörünün önemine inanıyor olabilirsin. İyi bir kız arkadaş bir erkek çocuğa çok şey katar, öğretir. Anne olarak senin ekleyemeyeceğin bir sürü şeyi çocuğa ekleyebilir. Oradan ayrı bir terbiye çıkar ve o terbiye o erkek çocuğa ilerde, ne bileyim beğendiği kızla zaman geçirirken, fayda sağlar. Gençlerin büyürken birbirlerinden öğreneceği çok şey var doğal olarak.
Etrafına bir dikkat et sevgili okur, fazla sosyal, aşırı -yaşından fazla- bitirim tipler dışında oğlanların genelde kızlardan uzak durduğunu göreceksin. Sebebi “yanlış anlaşılmak istememek”. Yine gözlemlediğim kadarıyla oğlan anneleri ne kadar oğullarına “oğlum kız arkadaşlarınızla da plan yapsanıza, az kızlarla beraber oturmayı, kalkmayı, yemek yemeyi, kapı tutmayı öğrenin” dese de oğlanlar “ya şimdi çağırsak gel desek ordan bir sürü mana çıkaracaklar” diye endişe içindeler…
Bu “ay beni beğeniyor” olayı yaş gereği sanırım ama hani hep diyorsunuz ya “oğlunuza adam olmayı öğretin” diye… Biz öğretiyoruz da siz de kızlara biraz kendilerine sinemaya gidelim mi diye soran her erkek çocuğunun, o kızın çocuklarının annesi olmasını istiyor anlamına gelmediğini bi anlatsanız da medeni insanlar gibi arkadaşlık edebilseler? Oğlanlar “buradan benim üstüme bi mana kalır mı?” diye korkudan kafalarını kaldıramıyorlar, çok komik.
Biz bunu bundan çok zaman önce (düşünün bakın şimdi bile erken, bir de uzun zaman önceyi diyorum, bildiğin çocuk yaşlar) deneyimledik! Benimkinin efendiliğinden kaynaklı (yemekhanede sırasını mı vermiş ne yapmış) aman yarabbi “ay bana aşık mısın” falan diye whatsup’tan bi not… Bende bunu –tesadüfen- gördüm…
O zaman da benim deli beşek zamanlarım, daha böyle zen olmamışım, nasıl biliyo musun sevgili okur bıçağımın önü ayrı arkası ayrı kesiyor. Kızcağızın annesiyle “siz evde kocanızdan her akşam dayak mı yiyorsunuz ki kızınız kendisine yol veren çocuğun şokunu yaşıyor böyle” minvalinde bildiğin “ceki çen” gibi dizle girdim yani…
Neyse sevgili okur, konu biz değiliz ben sana genel bir durumdan bahsetmek istiyorum burada.
Çocukları gelişme çağında nasıl alıştırırsak öyle devam edecek. Ben aralarında “kaç-göç” olmasını doğru bulmuyorum. Kızlar ve erkekler birlikte büyüyecek, arkadaşlık edecekler. Birlikte yemeğe sinemaya gidecekler. Birlikte program yapacaklar, birlikte ve birbirlerine saygı duyarak yaşamayı öğrenecekler. Bu esnada erkekler beyefendi olmayı, kızlarla olan ilişkilerinde de centilmence davranmayı bilecek-öğrenecek-öğreteceğiz. Bu minvalde, elbette, kızların da hanımefendi gibi olmayı-davranmayı öğrenmeleri lazım. Yani kendisine kapıyı tutan oğlana “bana aşıksın dimeağ” demek belki yaştan oluyor ama çok sempatik görünmediğini itiraf etmeliyim.
Birlikte yaşamak, birlikte ders çalışmak, birlikte (pembe mavi diye ayırmadan) aynı otobüse binmek, birlikte şarkı söylemek… Bunları öğretmek gerek… Bu yaşam şeklinden ödün vermemek gerek. Bu kesin.
Ama seçicilik başka bir şey. Ben kendi çocuğuma dair ilişkilerde daha “kapalı özel klüp” kafasındayım. Herkesle görüşülmez, herkesle arkadaşlık edilmez, herkes bizim eve gelemez ve benimki herkesin evine gidemez. Herkesle her yere zaten gidilmez. Ortalık karışık, memleket zaten hayatımızda lisanını duymadığımız ülkelerden gelmiş garip işsiz güçsüz adam dolu. Ama güvendiğimiz, tanıdığımız, bildiğimiz ailelerin çocuklarıyla da birlikte bir yemeğe, konsere, filme gitmelerini çok önemsiyorum. Hanzoluğun, hırtlığın lüzumu yok yani. Genç kızlar, genç erkekler birlikte zaman geçirirler ve bu doğal bir şeydir.
Sana da bunu önemsemeni tavsiye ediyorum sevgili okur. Bu yazının yazılış maksadı bu. Hep eğitim yazacak halim yok dimi Milli Eğitim Bakanı gibi, arada bunlardan bahsedicez, arada bambaşka şeylerden… Eskiden magazin sunuculuğu yapmış bir birey olarak şu Gülben, Seren ve Yeşim Salkım konusuna bile giresim var valla… Kocaların aldatmasından alıp şöyle magazin dedikodusu bile yapabilirim çok dişi mevzu o da…
Bu hafta böyleydi, bi daha ki haftaya kadar esen kal sevgili okur.
Medeniyetten kopmadığımız bir hafta dilerim…