COVID TATİLİ

Sevgili okur nasılsın? Geçen hafta kendime izin vermiştim, kusura bakma ne olur. Yazın böyle yazmalı kaçmalı biraz.

Bir ara tatil yapalım diyoruz. Bu sosyal mesafeli, ölümcül virüslü, hastalıktan kaçmalı ilk tatilimiz olacak tabii, biz de merak ediyoruz nasıl olacak.

Otelde kalmayacağız, kendi evimize gideriz, kendimiz temizleyip, kendimiz silip süpürüp, kendimiz pişirip, kendimiz yeriz. Diyeceksin tatil bunun neresinde evde de yaparsın bunu. Haklısın. Evde denize giremiyorum ama o sıkıntı. Marmara’nın içine edilmemiş olsa ben İstanbul’dan çıkmam zaten, Kumburgaz’da falan takılırım. Ciddiyim. Gerçi Kilyos var… Sesli düşünüyorum şu an… Kilyos’tan ev tutmak iyi bir fikir olabilir mi ilerisi için acaba? İstanbul’dan çıkma yasağı olduğunda Kilyos İstanbul içi olduğuna göre (kafasını kaşır) bunu Sarhan’la bir konuşayım.

Gerçi yatırım uzmanları ev alacaksanız da şu ara almayın her şeyin fiyatı saçma uçtu diyorlarmış. Ay neyse, ne saçma bir konu bu. Türklük böyle bir şey değil mi? Bir durum karşısında ya maliyetini hesaplamaya başlıyorsun ya bundan yatırım olur mu diye. Sürekli böyle, çünkü rahat olamıyoruz biz, olamayız, sürekli bir sonraki adımı planlamak zorundayız. 

Neyse, tatil olayına gireceğiz bir ara, annem, teyzem ve kedim bizde takılacak. Bana bu iyiliği yapacaklar evet, ne varsa ailede var vallahi. 

Neler yaşayacağız acaba. Evin olduğu siteyi aradık, sahildeki bazı şemsiyeleri kırmızıya boyamışlar, kırmızı boyalılara oturulmayacakmış. Herkes kendi şezlongunu kullanacakmış. Bir takım tedbirler düşünülmüş ama bakalım uygulamada nasıl olacak. Çocuğun boklu bezini plajdaki minik çöp kutularına ve torbaya dahi koymadan, atmaktan çekinmeyen paçoz tatilci kitle bakalım bu yıl nasıl davranacak. Merakla bekliyorum.

Muhtemelen tatil sonrası yazı bu yazıdan renkli olacaktır.

Risk tabii ister istemez. Bunlar maskeye de gerek yok diyorlardı biliyorsunuz ilk başlarda bakın şimdi nasıl oldu olaylar. Maske takmamak yasak. Şimdi denizden geçmiyor mikrop deniyor ama göreceğiz, hadi inşallah…

Dinlenmeye de ihtiyacımız var, basmadı mı sizi hayat, bastı beni valla.

Yeni kitabım yayıncımda. PDF hali gelecek bana bir de öyle okuyacağız tekrar. Kışa ama. Daha zamanı var. Şu ara zamanı değil, mikrop olmasa da zamanı değildi, kış kitabı yazdım. Soğuklu, ayazlı, rüzgarlı, yağmurlu. Çok güzel yazdım ama… İnsan kendi yazdığına böyle der mi bilmiyorum ama çok güzel yazdım. Ben yaş aldıkça yazım şeklim de değişiyor ve buna önce siz şahitlik ediyorsunuz. Beraber büyüdük resmen. Ne acayip değil mi?

Güzel kitap oldu, okumanız için sabırsızlanıyorum ne yalan söyleyeyim ama az daha sabır.

Kendine dikkat et sevgili okur. Lütfen maskeni tak, ellerini yıka, kapalı yerlerde çok oyalanma, sosyal mesafene dikkat et. Bir de havalar ısındı malum, bir kap mamanın yanına bir kap da su eklemeyi unutma ne olur. Sokak hayvanlarına biz bakmazsak kim bakacak? Hiç kimse. Biz yoksak kimse yok.

Güzel, sağlıklı bir hafta diliyorum herkese. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

Instagram:mehtaperel

Twitter: mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)