SAÇMA OLAYLAR

Gel biraz durumlardan bahsedelim sevgili okur. En fazla sosyal medyanın sevindirik annelerinden linç yeriz ki başımıza gelmemiş şey değil.

Dün yürüyoruz Sarhan’la, 9-10 yaşlarında bir çocuk beni itti. Küfür ederek annesiyle babasının alışveriş arabasına gitti. Arabaya bağırarak ve ağlayarak tırmandı. Avazı çıktığı kadar bağırdı, bizler diğer ölümlüler yani, baktık öyle. Anne ve baba bu duruma hiçbir tepki göstermediler.

“Oğlum yavaş neden itiyorsun teyzeyi” demediler.

“Oğlum niye bağırıyorsun?” demediler.

“Yapma çocuğum” demediler.

“Küfür etme çocuğum” demediler.

“Yoruldum diye ağlamaya gerek var mı kocaman çocuksun sen” falan demediler.

Hiçbir şey. Sıfır. Hiç…

Çocuk bağırdı, avazı çıktığı kadar haykırarak ağladı, küfürler savurdu, hiç tanımadığı beni itti, ben çekildim bir kadını daha itti. Ve bu davranışlarından ötürü ne annesi ne babası “dur” dahi demedi. Bizimle göz kontağı kurup hani tamamen laf olsun diye “kusura bakmayın” gülümsemesi dahi yapmadılar. 

Çocuğu uzaktan biraz gözlemledim. Kim bilir belki özel durumu olan bir çocuktur ve aile bu sebeple müdahale etmiyor/edemiyordur diye düşündüm. Hayır, çocuk bildiğin düz arsız.

Bunun üzerine aileyi gözlemledim. Yaşı biraz geçkince şehirli karı-koca. Kafamda şöyle senaryolar dolaştı, malum kadın yazar, hayal gücü geniş;

-Çok zorluklarla, büyük çabalarla bebek sahibi olunabildiği için buldumcuk olmuş durumdalar ve ne yapsa çok şükür bir çocuk oldu deyip ses etmiyorlar.

-İkinci evliliklerini yaptılar ve tekne kazıntısı kontenjanından buldumcuk oldular o sebeple ses etmiyorlar.

-Pil bitmiş, salmışlar o sebeple ses etmiyorlar.

Yaşı ileri aileler bu ve benzeri sebeplerden, genç aileler “özgür jenerasyon yetiştirme” heyecanıyla bir “hop” demeden çocuk büyütüyorlar. Sonra tabii toplumsal kurallar, toplu yaşam, çevreye saygı, diğer insanların hakları, diğer insanların rahatsız olup olmaması ve empati gibi mevzuları hiç öğrenemeden büyüyen böyle bir kitle dejenere olup samuray kılıcıyla bizi doğruyor sokakta.

Yasak, kural, kanun, adet bilmeden yetiştirilen çocuklardan ne olacak ki? 

Hiçbir yaptığına müdahale edilmeden yetişen, kural kaide öğretilmeyen çocukların sosyal yaşam içinde topluluk kurallarına uymasını, saygı duymasını nasıl bekleyeceğiz? 

Özgürlük böyle bir şey mi ayrıca?

Çocuklarımızı başka insanların hayatının ortasına bomba gibi bırakıp sanki bizim çocuğumuzu o bir başkası doğurmuş gibi tolere etmesini beklemek akıllıca mı? Sen bir çocuk yapıyorsun ve istiyorsun ki ben de onu senin kadar seveyim ve hoş göreyim ve ondan rahatsız olmayayım…

İmkanı var mı bunun?

Ve niye böyle bir şey olsun ki zaten?

Sokaklarda avazı çıktığı kadar bağıran, küfürler savuran, ağlayan, etrafındaki insanları ittirip kaktıran 10 yaşında çocuk çok saçma bir şey değil mi? Yani “DUR” dan alyacak yaşlar bu yaşlar, 2 yaşında değil sonuçta. Ve gel gör ki DUR diyen yok ve çocuk annesine “ananı s*k*m” diye bağırabiliyor. Ne anne ne baba tepki vermiyor.

“Ayy ne şehirli, ne kadar özgürlükçü ve ne hoş” mu? Bu mudur yani?

Çok acayip gerçekten. Daha neler göreceğiz bakalım.

XXX

Katarlı bir karı-koca Mine Kırıkkanat’ı dövmüşler. Sosyal medyada çıt çıkmadı. Neden? Çünkü Mine Kırıkkanat’ı antipatik buluyorlar. Irkçılık ettiği için hak etti diye düşünüyorlar. Adam karısıyla kadın kadına tartışan Mine Kırıkkanat’a gelip tokat atıyor erkek olarak ve kimse rahatsız olmuyor bundan.

Çok ilginç.

Çifte standartta son nokta bu herhalde. “Kadına şiddete Hayır ama Mine Kırıkkanat hariç” mi? Veya kadına şiddete hayır ama Katar’lılar döverse no problem” mı? Nedir yani?

Kadına el kalkmasın ama kadın antipatik bulduğumuz biriyse sıkıntı olmaz mı? Bu mudur?

Çok acayip.

İnsanların neyin kafasını yaşadığını anlayamıyorum ben. Aynı kafayı yaşamıyoruz onu biliyorum sadece.

Neyse böyle garip tiplerle yaşamaya da alışacağız muhtemelen. Umuyorum ki dönüşmeden.

Kendini sen olarak muhafaza edebildiğin sakin bir hafta dilerim. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)