HAYVANSIZLIK / VAKUR NEYDİ?

Bu hafta sana yine iki ayrı konudan bahsedeceğim sevgili okur. Umarım her iki konuda da aynı kafadayızdır. Umarım herrr konuda olduğu gibi bu konularda da azınlıkta kalmamışımdır. Bu yalnızlık zor çünkü. Bu sürekli farklı bir yaşam formunu inceler gibi dışardan, ağzım açık gözlemlemek gün geçtikçe daha yorucu. Sinirli bir insan gibi de yaşamak istemiyorum ben hayatı ama sinirlenmemek de zor. Çünkü gerçekten ahmaklığa tahammülüm az.

Bak kendi kendime kuruldum durduğum yerde. Neyse derinn bir nefesss…

Ve…

HAYVANSIZLIK

Bir evde hayvan yoksa o ev showroom veya örnek daire gibi görünmüyor mu? Hani ev satın almaya gittiğinizde örnek daire gezdiriyorlar ya veya mobilya almaya gittiğinizde, showroom da salon takımları arasında gezerken ki gibi. Ruhsuz, hayatsız, sürreal sanki. Hazırlanmış ve insanlar görsün diye sunulmuş. Yaşanmayan. 

Hani bir film vardı, Jim Carrey oynuyordu, Truman Show muydu? Her şeyin sahte olduğu bir dünyada yaşayan bir genç adamın hikayesi. Her şey kusursuzca ayarlanmış hani. Ama hayat yok aslında.

Utube’da çok beğendiğimiz bir kanal var Sarhan’la. DAİRE. İnsanların evlerine konuk oluyor, değişik tasarım fikirleri ediniyorsun falan. Biz beğeniyoruz. Mesela o kanalı izlerken kendimizi şöyle konuşurken bulduk;

–       Hayvan yok muymuş bu evde?

–       Vardır illa, hayvan besleyecek gibi bir tipe benziyor

–       Düzgün insana benziyor dimi?

Derken bir kedi görüyoruz sehpanın altında 

–       Hah kedi varmış bak

–       Belliydi ama, cool bir kadın gibi duruyor, mutlaka bir canlı olmalıydı evde kendi dışında

–       Dimi?

Bizim hayvan besleyen insanlara bakışımız böyle şekillendi. Aklı başında, özgüveni yüksek, kendiyle ve yaşamla barışık, entelektüel, çağdaş, yaşamla dost, medeni.

Evi toz olmasın da sık sık toz almak gerekmesin diye penceresini dahi açamayan, salonunun kapısını örten değil, o bardak takımını sadece misafire çıkaran değil, aksine…

Hayatın içinde, müzikle, kitapla, doğayla haşır neşir, içi yaşam sevgisi dolu, kendisi dışında bir canın sorumluluğunu almaktan korkmayacak kadar cesur ve bir o kadar da fedakar.

Çünkü hayvan bakmak için tam da böyle olmak gerekiyor. Vefalı, fedakar, sorumluluk sahibi, vicdanlı, merhametli ve GERÇEK olmak gerekiyor.

Hala, evet HALA bir hayvanı olamayan insanlara mesafeli duruyoruz biz artık. Çünkü bir hayvana uzanamayan insandan bana ne hayır gelebilir? Bir kediye, bir köpeğe, bir kuşa ne bileyim en basiti iki tane Lepistes’e yaşamında yer açamayan biri nasıl olur? Hayatında hiç bir sokak hayvanına yemek bırakmamış insandan bana nasıl arkadaş olur? Dost olur? Bu nasıl bir bencillik seviyesi olabilir? 

O kadar anlamsız geliyor ki şu an bana, düşünsene bir, perdeleri yıka, toz al, evi süpür ve otur. Öyle köşe bebeği gibi, Dolmabahçe sarayına ziyarete gitmişsin gibi. Ne saçma yani? Ortalıkta koşturan bir can olmadıktan sonra mobilya dükkanında koltuk bakar gibi. Hani denemek için oturursun ya, boş boş öyle, sağa sola bakarsın. Aynı öyle.

Bize geçen duygu bu açıkçası.

Şimdi diyeceksiniz ki senin hayvanın var ondan, HAYIR! Benim çocuğum da var ama insanın çocuk yapmamasını anlayabilirim. Bir kadının anne olmak istememesini anlayabilirim çünkü ömür boyu süren bir sorumluluk o. Asla bitmeyen ve kuvvetli de bütçe isteyen bir iş çocuk sahibi olmak. Ve bir de sadece kendi çocuğun değil çocuğunun çocukları da senin sorumluluk alanına giriyor. Bak benim oğlum bir sınava girecek oluyor annem başlıyor niyet namazlarına, nazar dualarına. Sen anne oluyorsun, çocuğun eşek kadar oluyor sorumluluklar bitmiyor. Bu sebeple buna kalkışamamayı anlarım. Benim kocam var ama koca olmadan da anne olmak istemeyi anlarım. Evlat edinmeyi de anlarım, sperm bankasını da anlarım.

Ama bir kediye, bir kuşa, bir köpeğe, bir su kaplumbağasına ne bileyim bir ufak akvaryuma dahi sahip olmamayı anlayamam. Anlayamıyorum. Hayvandan uzak insanları ben de uzak, bencil, soğuk ve güvenilmez buluyorum. Hele yok huylanıyorum, yok tüy döküyor gibi gerekçeleri hiç anlamıyorum.

Hayatım kocan az mı tüy döküyor? Sen az mı saç döküyorsun yerlere bi bak bence şöyle dikkatle. İnsanın derimi, dökümü, dağınıklığı, pisliği daha mı az? Sen tuvaletten çıktığında kokmuyor mu? Lavanta mı sıçıyor senin kızın, oğlun? Bir insandan daha pis veya dağınık değil hayvanlar. Ama bir inanın olamayacağı kadar içten, hakiki ve sevgi dolular. Buna hayatında yer açamamayı anlayamıyorum. Hayatında bir köpeğin, kedinin başını sevmemiş olmayı kafamda bir yere koyamıyorum

Hayvanlara yaklaşın. Bırakın sizi iyileştirsinler. Onlara hayatınızda yer açın. İnanın hayata bakışınız değişecek. Sokak hayvanlarına MUTLAKA yardım edin. Biz yapmazsak yapacak kimse yok.

VAKUR NEYDİ?

Çok evde hayat durdu. İnsanlar en sevdiklerini, evlerinin direğini kaybetti. Bu COVİD meselesi ortalığın içine etti. 

Çocuklarımızın arkadaşları babalarını annelerini yitirdi. İşler battı, iflaslar yaşandı/yaşanıyor. Üç kişiyle apar topar cenazeler kalktı. Gasilhane önünde alel acele namazlar kılındı. Çok travmatik bir dönemden geçtik/geçiyoruz. Etrafımız maddi ve manevi çöküntü yaşayan insan dolu. Etrafımız yaralı insan dolu. 

Ben de yıldım, yasaklardan eve kapanmaktan bitkinim, istediğim gibi gezip tozamamaktan sıkıldım, artık normalleşmek, hayatımı geri almak istiyorum. Peki ya eski hayatını geri alamayacak olanlar? Yasakların hafiflemesiyle kendimizi hayata vurduğumuz an da, yakın çevremizdeki, sosyal medyada da arkadaşlık ettiğimiz insanlar?

Önerim şu; bence önümüzdeki dönem paylaşımlarımızda kontrollü olalım. İpimizden boşalmış gibi yaşayacaksak da bunu paylaşırken sosyal medyada arkadaş olduğumuz ama büyük acılar atlatmış insanları unutmadan yapalım. Mesela bu vesileyle bir miktar daha görgülü olmayı deneyip becerebiliriz belki. Hani hazmetmiş, oturmuş, olmuş, görmüş geçirmiş… Bu musibet bize vakur olmayı hatırlatır mı tekrar ne dersiniz? Bu vesileyle seyahate çıktığımızda sanki hayatımızda ilk kez seyahate çıkıyormuşuz gibi davranmamayı öğrenebilir miyiz? Becerebilir miyiz? Şundan iki ay önce kocasını kaybeden arkadaşımızı hatırlayıp, “kocişimle fıtı fıtı” storyleri atmamayı ya da azaltmayı becerebilir miyiz?

Yanlış anlaşılmasın ben de sevdiğim fotoğrafları paylaşmayı, gittiğim gördüğüm yerleri, filmleri, oyunları, konserleri, sergileri paylaştım, severim mekan paylaşmayı, deniz manzarası (özellikle deniz) paylaşmayı. Demeye çalıştığım biraz daha ayarlı ve zarif olmak acaba iyi bir fikir mi?

En azından ben kendi adıma bu tarz paylaşımları daha az yapmayı düşünüyorum. Çünkü insanlar maddi ve manevi zor zamanlardan geçiyorlar ve ayıp. Ve Allah’ın gönlüne güç gidebilir ve Allah’ın gönlüne güç giderse kızabilir ve başımıza hiç istemeyeceğimiz şeyler gelebilir. Ben korkarım. 

Sevinelim, yaşayalım, mutluluklarımızı paylaşalım ama 

–       Kontrollü

–       Ayarlı

–       Zarif ve şık bir şekilde. Kimseyi incitmeden.

Bu hafta seninle kafamdan geçen iki konuyu da paylaştım sevgili okur. Bu benim aklımın içi. Umarım kendimi doğru anlatabilmişimdir sana, kafamın içini tam kelimelere dökebilmişimdir. İşim bu ama bazen duygularım o kadar yüksek oluyor ki yazarken ben bile zorlanıyorum.

Tüm hayatını incelik içinde yaşayabilmeni dilerim sevgili okur. İncelikler çok önemli. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)