GİTMEK Mİ ZOR, KALMAK MI?

Paris’teki ırkçı saldırı ardından elim ayağım boşaldı desem az kalır. Bu benim de dahil olduğum çocuğu yurt dışında okuyan aileler veli gruplarından bir tanesinde, patlamada kaybettiğimiz söylenen bir Türk çocuk, mimarlık öğrencisi… Onu kaybetmişiz. Böyle bir şey paylaştılar gruplardan birinde, o kadar sinirim bozuldu ki kontrol edemedim doğru mu değil mi diye… Çünkü bazen veliler abuk sabuk şeyler paylaşıyorlar ve yarısı facebook bilgisi oluyor biliyorsun sevgili okur… Öyle olduğunu düşünmek istedim ve haberlere de bakamadım… Bakamadım… Bakamıyorum ben artık, kolitim azıyor hasta oluyorum…

Ama gerçekse… Allahım o aileye sabırlar versin, nasıl dayanılır bilmiyorum. Çocuğunu yolluyorsun okusun diye ve böyle bir şey oluyor…

Bu artan ırkçılık, yükselen sağ, sağ partilerin dünyanın her yerinde yükselişe geçmesi, oy alması, seçim kazanması… Biliyorum inanması güç, kabul edemiyor insan, böyle bir saçmalık pirim yapar mı diyor ama oluyor işte. Yabancılardan nefret eden bir kitle var, burada da var, ne yalan söyleyeyim ben de bayılmıyorum, al söyledim. Birileri de bize bayılmıyor işte aynı şekilde. 

Senin çocuğun kaçak bir şekilde, gizlice ve yasa dışı işlere karışıp gitmemiş olabilir. Senin çocuğun sınavla, konsolosluk vasıtasıyla, okul kabulüyle, eğitim almaya ve bir süreliğine gitmiş olabilir. İnsanlar ülkelerindeki hiçbir şeye entegre olamayan, kural tanımayan, kanun anlamayan, Paris’in veya İngiltere’nin veya Viyana’nın göbeğinde kendi köyünde yaşar gibi yaşamaya çalışan insanlardan o kadar illallah diyor ki, öğrencisi de, iş insanı da, doktoru da herkes kaynıyor araya.

Ne zor ya…

Ben de mesela kendi ülkede kaçak, kontrolsüz, kayıtsız, ne olduğu belirsiz insan yığılmasından çok rahatsızım. Bana bişi yapsa izini bulamayacaklar adamın, kamyonla gelmiş Pakistan’dan. Ki Pakistan toplu tecavüzlern en çok yaşandığı ülke biliyorsun sevgili okur. Bir ülke düşün toplu taşıma araçlarında yakaladıkları kadınlara minimum 100 kişi tecavüz etmeleriyle ünlü. Bunlar Afganlarla birlikte doluyorsa buraya ve kamyon sırtında. Kayıt kuyut yoksa. Böyle bir durumdan kim nasıl rahatsız olmaz? Mümkün mü bu yani?

Yok gelmiş, burada ressam, müzisyen… Başka bir şey bu. Durum buysa yani.

Değilse?

Torino’da tramvaydayız daha yeni. Ki İtalyan’lar en az ırkçı insanlar, bize benziyorlar ve gürültülüler biliyorsun. Tramvayda böyle aşırı hareketli, gürültülü 4-5 kişilik bir genç erkek grubu bindi. İnsanlara çarparak ve iterek ilerleyip sonra cep telefonlarından çok yüksek sesle göbek havası açtılar. Mısırlı mı nelerse artık, yalelli yalelli, bağırta bağırta çaldılar, herkese dinlettiler, millet of puf yapıyor… Yahu ben turist olarak ordayım yabancı olmaktan utandım o an. Adamın ülkesine gelip, tramvayına binip ne yapıyorsun?? Derdin ne? Ülkeni bu kadar seviyorsan git ülkene kardeşim? Bu kadar kendi ülkenin unsurlarına kitlendiysen Torino’da ne işin var?

Diyeceksin sana ne? Bana şu! Bu kontrolsüz göç, gittiğin yere uyum sağlayamama, dilini öğrenmeme, kendinden olanlarla gettolar oluşturup oralarda yaşama falan… Günün sonunda bunun kimseye faydası yok. Bunu dünyanın neresinde yaparsan yap o ülkedeki vatandaşlar bundan rahatsız oluyorlar ve bu rahatsızlık işte kendini bilmez ruh hastalarının, bunu kullanan politikacıların, ırkçı faşistlerin elinde Paris’te gördüğümüz vakaya dönüşüyor. Manyağın biri delirip sizi bize sayıyla mı verdiler diyor ve sağa sola ateş açıyor. O arada senin mimarlık talebesi yavrun…

Allah hepimizin yavrularını kötülükten, cahillikten, ırkçılıktan, sapıklıktan, manyaklıktan korusun. Allah Türkiye’deki çocuklarımızı buradaki yabancılardan, yurt dışındaki çocuklarımızı da oradaki yabancı düşmanlığından korusun. Allah hiçbirimizi evlatlarımızla sınamasın.

Böyle Bahçeşehir imamı gibi yazıma son verdim biliyorum ama Allahtan başka kime sığınabilirim bu konuda bilemiyorum. İnsan çıldıracak gibi oluyor, kalsalar gönül razı değil gitseler içinde hep bir sıkıntı…

Oofffff

Üzülmediğimiz bir hafta dilerim sevgili okur.

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)