İyi ki enflasyon yok sevgili okur. Olsa ne olacaktı bir düşünsene. Olmadığı haliyle bile sürreal rakamlar ödemiyor muyuz her şeye? Bu nasıl bir saçmalık diye düşünüyor musun sende sık sık?
Herkesin bir kırılma noktası var. Benimki de ilginç aslında.
Fiyatların saçmalığını zaten bir şeyler satın alırken yaşayarak biliyorsun. Sana “bu pahalı değil”, “bunlar hep dıjgüçler”, “market lobisi” falan diyorlar. Gözünün önünde patates soğan baronları falan canlanıyor değil mi? Böyle yer altında toplanmış gizli bir örgüt, pelerinler ve maskeler falan, böyle bir “eyes wide shut” ortamı,
-Türkiye üzerinde son oynayacağımız oyun planı belirlendi mi?
-Belirlendi efendim.
-Nasıl yapıyoruz?
-Çengelköy hıyarının kilosunu 47 lira yapıyoruz!
-Çok güzel nıhahahahaha
Benim gözümde böyle bir ortam canlanıyor. Senin gözünde ne canlanıyor sevgili okur?
Benim kırılma noktam salatalık fiyatıyla oldu. Çengelköy hıyarının üstünde 47 yazdığını görünce böyle bir hayret geldi üstüme. Evet zamlar, hayat pahalılığı, enflasyon falan ama arkadaş… Hıyar bile mi? Gerçekten mi?
Her şeye çılgınca rakamlar ödüyoruz.
Su gideri için pimaş alınacak mesela, 3500 lira dedi usta ya. 2 metre pimaş 3500 lira takması hariç. Boru ayol bu! Bu nasıl bir çılgınlık? Enflasyonu düşse bile bu fiyatlar geri düşmez sevgili okur. Bu rakamlar burada kalır. Bundan sonra pimaş boru minimum 3500 lira, hayatımız böyle yani bundan sonra.
İyi oldu aslında.
Hak ettiğimizi yaşıyoruz işte.
XXX
Ülkeye izinsiz girmiş kaçak yabancılar meselesiyle ilgili bu hafta hayli mesele tartışılmış. Konu tam nereden çıkmış bilmiyorum eskisi gibi bakmıyorum haberlere artık çünkü sinirlerim tepeme çıkıyor… Ancak ben duvardan atlarken tiktok videosu çeken Afgan videosu gördüm bir tane, vallahi nasıl olacak bilmem.
Bir de bu işlerden huzursuz olanlara ırkçı demeye devam eden deli bir kitle var. Saflar mı kötü niyetliler mi olayları ne hiç anlamıyorum. Allah akıl fikir versin ne diyeyim.
Rahat olun, hepsi vatandaş oluyor, hepsi kalıcı, korkmayın hiçbir yere gitmezler.
İnşallah bir gün biz de birilerinin ülkesine duvarlardan atlayarak girmek durumunda kalmayız. Ne diyeyim yani…
Hafta sonu Sarhan’la yürüyüşe çıkıyoruz, en az bir 10 km yürümeyi planlayıp ona göre giyindik falan. Arkamdan videomu çekip tiktok’a koyarlar mı diye endişe edip belime eşofman altı bağladım ya. Bu ne saçmalık gerçekten.
Bu tiktok nasıl saçma bir yer? Bende yok, sen de uzak dur sevgili okur. Bu ne rezillik yav? Kadınları çekip çekip koymuşlar, kadının bişi yaptığı da yok, metroda oturuyor sadece. Bu ne anormallik. Adamlar “aaa kadın” noktasında daha. Vallahi zor işler.
XXX
Ülke gündemi bunaltıcı. Her yer bunaltıcı. Kendimizi rahatlatmak için “en azından savaşta falan değiliz” diye düşünüyoruz artık. Bu yani. Kafamıza bomba yağmıyorsa şanslıyız. Bahar da gelemedi bir türlü. Bu ne saçma mevsim. Yav, her şey mi saçma olur, mevsim bile saçma. Cumartesi amele yanığı oluyoruz Pazar polarla montla geziyoruz. Deliricez en sonunda.
Neyse yerimizde sağlam duralım sevgili okur. Geçecek bu günler, olaylar normal bir perspektife oturacak herhalde.
Daha makul günlerde görüşmek üzere.
Güneşli bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)