DÖNÜM NOKTALARI

Oğlumu yolcu ettim sevgili okur. Doktor olmak üzere evden uçtu gitti. Gerçi bizim evde de değildi, kendi ayrı evdeydi ama yine de İstanbul’daydı. İyiydi yani. “Burada”ydı. Ne acayip bir durum.

Kabul etmeliyim, kendi evine geçmesi bu döneme hem onun ve hem de bizim hazırlanmamız açısından çok şahane oldu. Evet, buradayken de özledik, buradayken de her gün göremedik ama hem o yalnız yaşamaya alıştı hem biz onsuz yaşamaya. Yine de havaalanında yolcu etmek çok acayip bir şey. Gidişe doğru yürüyorsun, böyle bir tuhaf duygular dönüyor içinde. Annelerin hayatında belli dönüm noktaları var. Mesela bebeğimizin ilk kalp atışını duyduğumuzda. Buna ağlamayanımız azdır herhalde, çok acayip bir şeydi bu. İlk karnımızın içinde tekme attığında. İnsan hani önce bir şok oluyor ne oluyor diye, sonra anlıyor ki bebek içeriden tekme atıyor. Gayri ihtiyari karnını okşayıp bebeği sevmeye başlıyorsun. İlk kollarına aldığında, ilk dişini gördüğünde, ilk konuştuğunda, ilk yürüdüğünde, ilk yuvaya gidişinde… Derken mezuniyetler giriyor devreye. İlk gece dışarı çıkışı, ilk sağ salim gelsin diye bekleyiş, ilk ehliyet. ilk yaz okulu mesela. İlk kez çocuğun aileden ayrı kendi kendine 3-4 hafta bir yere gitmesi. Atahan ilk kez benden ayrı bir yere gittiğinde o sabah üstünden çıkardığı tshirtü yastığımın altında saklamıştım. Koklayıp uyuyordum gece. Küçüktü o zaman, basketbol kampına gitmişti. Sonra ilk başka ülkeye tek başına gidişi.3-4 haftalık ayrılıklar. İlk kendi arkadaşlarıyla tatile çıkışı, kendi evine geçişi. Hepsi unutulmaz anlar hem anneler hem babalar için. Üniversite dönemi de öyle. Hem artık üniversiteli gençler oldukları için hem de gittikleri için.

Altı yıl. En iyi ihtimalle altı yıl sadece okul bitene dek. Sonrasında çalışma kısmı var iki yıl, etti sekiz. Sonrasında uzmanlık ve uzmanlık için hangi ülkeye gidecekse oraya gitmesi etti on. İki yıl da öyle çalışsa eder on iki. 19 yaşında çıktığı eve en iyi ihtimalle 31-32 yaşında döner ki o da dönerSE! Allah ömür versin isterse 40 yaşında dönsün isterse hiç dönmesin sıkıntı değil. İnsan çocuğunun sağlıkla ve mutlulukla yaşadığını bildikten sonra sorun yok. İsterse 6 yılın sonunda direkt gelsin. Büyüdüler artık. Ne isterlerse nasıl ve ne zaman isterlerse kendi kararlarını alıp yapacaklar. Bize düşen maddi manevi destek olmak artık.

Ne acayip. Diyeceksin ki sen gitmedin mi oğlunla? Yok o arkadaşlarıyla gitti. Yurda yerleşti. Biz de arkadan gideceğiz tabii bir yoklamaya ama kendi halledeceğini söyledi, biz de tutturmadık illa elinden tutup seni okula yazdırıcaz yurda götürüp çekmecelerini yerleştiricez diye. İçim istedi ama o gerek yok deyince yapmadım. Napıcan? İhtiyacı olabilecekleri sipariş verip yurda yollattık. Eşyalarının büyük bölümünü o götürdü, kalanları da biz götürücez giderken. Öyle işte. Allah tüm çocuklarımıza iyi yazılar yazsın. Hep iyilerle karşılaştırsın, ayaklarına taş değmesin. Kazasız, belasız, mutlulukla yaşasın hepsi. 

Biz kaldık kediyle tabii. İyi ki Kuzu var gerçekten. Tek tesellimiz o şu anda. Bizi oyalıyor, gülümsetiyor, şekerliklerle kalbimizi ısıtıyor. Hayatta yaptığımız en doğru hareket tartışmasız Kuzu’yu sahiplenmek olmuş. Evimizde kalbimizde kocaman bir yeri var. Torun gibi. 

Bu dönemde sevdiğin adamla evli olmak da çok önemli sevgili okur. Biz çocuktan önceki zamanlarımıza döndük karı koca. Beraber geziyoruz, şarap tadıyoruz, yürüyüşler yapıyor, film izliyoruz, gülüyoruz… Evliliğimizin ilk yıllarındaki gibi birbirimizle takılıyoruz ve çok keyif alıyoruz bunu yapmaktan çok şükür. Bu da büyük bir nimet gerçekten.

Ders çalışıyorum ben diğer taraftan. O da keyifli. Alzheimer olmayacağım bu sayede. Plan bu. Okuduklarımı aklımda tutmaya çalışırken kafayı sağlam kazığa bağlamış olacağım. Kendime öyle bir düzen kurdum şimdi. Spor yaptığım, storytel’den kitap dinlediğim, ders çalıştığım, kedimle oynadığım bir hayat. Emekliliğime de az kaldı. Yani bir domates ekmem kaldı sevgili okur huzur seviyesi bu, nazar etme maşallah de kızarım!

Bir5 de benden sana arkadaş tavsiyesi. Kız erkek fark etmez, çocukların odasına ellemeyin gittiklerinde. Aynı dursun, aynı bıraktıkları şekilde. Asla kendi eşyalarınızı koymayın, odasını değiştirmeyin. Hiçbir zaman hem de! Dünyanın neresine giderse gitsin, ne yaparsa yapsın ve kaç yaşına gelirse gelsin, her şey değişse ve türlü çeşit şey olsa bile, istediğinde döneceği bir yeri olduğunu bilsin. Daima…

Mutluluklar diliyorum sana sevgili okur. İşlerini tamamlamış olmanın verdiği iç huzurunu diliyorum. 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)