CANIMIN İSTEDİĞİ

Merhaba sevgili okur, uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba sana. Sana, hayata, yazı dünyasına ve yaza merhaba…

Bu yaz ehl-i keyf takılacağız, ben öyle karar aldım. Ama dur! Önce özetler;

Daha dün “tükenmişlik sendromu yaşıyorum galiba, bahar çarpması oldum, elim kolum kalkmıyor, her yerim ağrıtıyor, uykum var, enerjim yok” diye sızlanıyordum bilmem hatırlar mısın? Çok halsizdim ve kötü gün dostum, can insanım, gençlik aşkım tatlı kocam beni tatile götürüp yeniden enerji depolamamı sağladı. Hakikaten kendimi bulmuş bir şekilde döndüm tatilden. Hemen o gazla kuaföre gittim, saçlarımı tırnaklarımı hallettim. Arkadaşımı aradım, masaja gittik, arkadaşlarımla kız kıza çıktık falan derken aman bir keyiflendim, neşelendim ve bu kadar enerji fazlası fazla deyip evi bir kez daha tadilata aldım.

Evet, çünkü bir şekilde toparladım ya kendimi, tamam o enerjiyi dibine kadar harcamam lazım illa. Çünkü delilik…

Bu sefer senin huzurunda kendime söz vermek (ve sözümde de durmak) istiyorum. Bu son büyük tadilatım. Yok, yani yeter! Bundan sonra sadece boya veya mobilya değişimi falan. Büyük kırma dökme yok çünkü bittim, tek kelimeyle bittim!

Ve başlangıç noktasına geri döndüm. Çok yorgunum ve yine tatile ihtiyacım var. Cefakar kocam beni ne zaman boşayacak, mahkeme bu yazdıklarımı aleyhime kullanır mı bilmiyorum. Nafakayla ilgili de kanun değişiyor ama sonuçta ben yirmi senedir falan evliyim bana ölene kadar bakmak zorunda bir şekilde. Gençliğimi verdim beah, nafaka hakkımız söke söke alırız!

Sonra gerçi adamlar gidip evleniyorlar yeni gelen şıllık parayı kesiyor falan ama onu bir akşam yemeğinde zehirler çözerim ben diye düşünüyorum, kendime güveniyorum.

(Sayın hakim bunlar hep komiklik olsun diye ne munis bir insan olduğumu okurlarım bilir…)

Gerçi Sarhan benden boşansa değil bir daha evlenmek böyle Himalayalara falan taşınır, keşiş olur diye düşünüyorum.

Konuyu dağıtmayayım, kısa bir tatil ve sonra dönüp tekrar kapatmaya zaman bulamadığım beyazlarımı boyatıp enerji yüklenip o gazla başka bir saçmalığa başlayacağım. Bu da böyle bir dönem. Keyfi, canımın istediği gibi, gönlümden geçtiği gibi.

Hakikaten yaştan mı, hava kirliliğinden mi bilmiyorum canımın istemediği hiçbir şeye anlık dahi tahammülüm yok ve bir şeyi de istiyorsam yine an dahi bekleyecek sabrım yok. Böyle bir ruh hali.

Bu ara iki hafta varım bir hafta yokum yazılarımla, öldü mü kaldı mı demeyin, sapasağlam buradayım. Sadece az biraz yaz modundayım.

Hepinize şimdiden iyi bayramlar, keyifli tatiller diliyorum.

Bayram tatili ertesi dedikodularla görüşmek üzere hoşçakalın.

***

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

Instagram:mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)