MAYMUNLAR BİLE

Ben şöyle bir içimi dökmek istiyorum ama ortalık malum, neyi nereye döküyorsun yani, sabaha karşı gelip alıyorlar.

O yüzden bir miktar dökeyim. Ben de çatlayacağım çünkü. 

Öncelikle tamam, ülkenin nüfusu fazla, burası 8 milyon-12 milyon nüfuslu ülkelere benzemez, evet, 84 milyondan fazla insanı aşılamak mesele, tamam ama…

Kardeşim 45 yaş üzerine aşı sırası ne zaman gelecek bilmek istiyorum ben. 

45 yaş üzerine aşı sırası ne zaman gelecek?

Geldiğinde aşı olmak için hastaneleri aradığımızda bize de “evet aşı sıranız gelmiş ama şu an elimizde aşı yok” denecek mi?

Birinci dozu bulsak bile ikinci doz olmadığı için iki aşının arası olması gerekenden fazla açılacak mı?

Bize de Sinovac mı Biontech mi diye soracaklar mı?

Yoksa Türk aşısı veya Rus aşısı ile mi idare etmek durumunda bırakılacağız?

Her sene tekrarlanması gereken bir aşı olduğuna göre bu, seneye ne olacak?

Herkes aşılanana kadar okullar yine açılmayacak mı?

Gece kulüpleri, barlar bir daha tekrar açılabilecek mi?

Bu pandemi dönemi yaşam şeklimize müdahale edilmesi noktasında birilerinin elini güçlendirdiği için kullanışlı hale mi geldi?

Yok değilse, ben manyaksam, böyle saçma sapan anlamlar yüklüyorsam olaylara, ibadethanelerde, avm’lerde, toplu taşımalarda bulaşmayan mikrop sadece müzik ve içki yoluyla mı bulaşmakta?

Bir gün hayat normalleşecek mi? Yoksa normalleşmesi artık çok da istenmeyen bir şey mi oldu?

İnsanların otelde kaldığı müddetçe serbest olduğu, yazlığına gittiği zaman yasaklara takıldığı bir turizm sürecini iyi niyetli bulmamayı  nasıl becereceğiz mesela? 

Hiç hoşuma gitmiyor olanlar. Diyeceksiniz ki hoşuna gitmiyor ve? Eee? Eee’si elinin körü, ne yapabilirim ben kendi kendime. Anlatıyorum, yazıyorum, bu yasak seviciliği bırakın böyle bitmez, aşı lazım, talebiniz yasaklanmak değil aşılanmak olsun diyorum da kim dinliyor? Kaç kişi anlıyor? Vatandaşından doktoruna herkes “bu kadar yasak yetmez daha da yasak olsun” diye dolaşıyor da açıldığında, aşısız milyonlarca insan birbirine değecek ve yine başladığımız noktaya döneceğiz demiyor kimse ya, inanamıyorum.

Sen bana aşı yapmazsan ben eninde sonunda hasta olurum ki. Nasıl olmayayım? Daha ne kadar evden çıkmayabilirim, daha ne kadar sadece kaldırımda kenardan kenardan yürüyerek yaşayabilirim? Eninde sonunda bir yere giderim, bir yere girerim ve hasta olurum. Çünkü aşım yok.  Bitti, bu kadar basit. 

Dolayısıyla benim talebim, daha fazla eve kapatılmak değil. Donumu, çorabımı aldığım dükkanın, kuaförümün, kahvemi aldığım yerin, lokantaların kapatılması değil. Canlı müzik dinleme hakkımın elimden alınması değil. Benim talebim aşı olmak.

Dünyanın geri kalanıyla birlikte, aşı olup, hayatımı geri almak istiyorum.

Güzel bir restoranta rezervasyon yaptırmak, ne giysem diye düşünmek, canlı müzik dinlemek, güzel bir şarap açtırmak, şarkılara eşlik etmek, arkadaşlarımla güzel vakit geçirmek, dans etmek ve eve dönmek istiyorum. Bu benim insan olarak hakkım. Dünyanın geri kalan yerlerinde aşılamalar tamamlandıkça bunların yaşandığını görmek, İngiltere’de, İsrail’de, Yeni Zelanda’da, Canada’da, Amerika’da hayatın normal akışına dönmeye başladığını görmek, o videoları görmek beni üzüyor.

Çünkü görüyorum ki insanlar aşılandıkça hayatlarını maddi ve manevi geri alabiliyorlar. 

Sonra bize dönüyorum, “22’sine kadar mı kapansın, akşam 7’ye kadar mı kapansın”…

Vatandaşın konuştuğu bu…

İnanılmaz…

Çok sevdiğim bir sitcom vardı. The Big Bang Theory. Burada bir “Dr. Sheldon Cooper” var. Arkadaşı astronot. Aya gidecek. Bir parti ile tebrik ve kutlama yapılıyor. Arkadaşı buna diyor ki “kıskanıyorsun değil mi aya gidecek olmamı?”

-Kıskanıyorsun değil mi aya gidecek olmamı?

-Niye kıskanayım, maymunların bile yaptığı bir şey bu.

“even monkeys do it”

Aya ilk giden maymunu kastediyor tabii (alt yazı geçeyim de ben).

Aşı olmadan yapılan her şey yapmış olmak için yapılıyor.

Bir de yok randevuya gitmemeler, yok aşı ziyan etmeler…

“Even monkeys get it” ama bizim vatandaş nerdeee…

Neyse…

Selametle…

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)