YENİ HAYAT

İnsan kendini iyi hissettiği için kendini kötü hisseder mi? Oluyormuş vallahi. Kendimi iyi hissettiğim şu dönem bundan dolayı ayıp ediyormuşum gibi hissediyorum. Çok acayip. Yani kimsenin umuru değildir herhalde, keyfi yerinde olan “ohhh şuralarıma şuralarıma” diye yaşar gider sanki… Oysa ben, ortalık toz duman sen neden iyi hissediyorsun arkadaşım diye kızıyorum kendime sanki.

Çok saçma değil mi? Bence çok saçma.

Bu aralar keyfim yerinde. Son romanımdan çok memnun kaldım, yazdığım her kitaptan memnunum hatta ne yalan söyleyeyim. En büyük derdim bir sonraki romanıma bu kış mı başlayayım Atahan’ın üniversiteye başlayacağı bir sonraki kış mı? Hayata dair vermem gereken en ciddi karar bu. Çok şahane değil mi? Ay ne olur nazar etme sevgili okur küsmeyeyim. Lütfen maşallah de.

Geçen Sarhan’la konuşuyoruz, çocuğumuz büyüdü yav dedik. Seneye uçacak evden. Bu ülkede de olsa başka ülkeye de gitse sonuçta bizim evde içerideki odada olmayacak galiba. Ya başka şehirde, ya İstanbul’un bitmek tükenmek bilmez trafik çilesi yüzünden bu şehirdeyse de kendi evinde, ya da başka bir ülkede. 

Düşünüyorum da ne acayip bir şey. Sonrasında okul okunur biter falan ve… Sanıyorum dönmez artık baba evine. Çocuğumuz evden çıkıyor yani. Muhtemelen ağlayacağız çünkü evlat yav, evlat yani, ötesi yok ki.

Yani o gider gelir, biz gider geliriz falan ama hani içerideki odada değil işte sonuçta.

Çok acayip.

Bir arkadaşımın kızı kendi evine çıktı ne ağladı arkasından. Geçen bir başka arkadaşımla konuşuyoruz, oğlu üniversite için ayrılıyor evden, yurtta kalacak tabii, o da çıktı evden, bizimki de çıkacak nasipse… Hayat böyle, Allah böyle ayrılık nasip etsin zaten, güzel ayrılıklar bunlar. Ayrılığın böyle olanı güzel. 

Biz Sarhan’la birbirimize çok aşık olup evlendik. Çok ama. İyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birlikte çok badireler atlattık. Birlikte büyüdük çünkü çok genç yaşta evlendik. Uzun süre de çocuk yapmadık. Yaşımız küçüktü ve istedik ki birlikte gezip tozalım. Beş yıl birlikte çok iyi vakit geçirdik. Çocuğumuz küçükken Sarhan’la kendimize ve birbirimize bir söz verdik. Bu çocuk işini düzgün yapmaya söz verdik. Elimizden geldiğince ona iyi bir gelecek sağlayacaktık, fedakarlık yapmaktan kaçınmayacaktık, ilgilenecek sadece bakmayacak yetiştirecek, geliştirecek, sadece büyütmeyecek  ilerletecektik. Buna göre organize olacak, hayatımızı buna göre yaşayacaktık. Üstümüze düşeni yapacak, vicdanen rahat  olacaktık. Bir gün çocuğumuz yuvadan uçtuğunda da başa dönecektik. Birbirimizi bıraktığımız o yere. Tıpkı gençliğimizdeki gibi, evliliğimizin başlarındaki gibi daha spontan, daha kafamıza göre takıldığımız daha az sorumlulukla daha çok keyfi yaşadığımız o yere dönecektik el ele. 

Şimdi ona yaklaşıyoruz işte. İçimiz buruk. Çünkü Atahan bizim hayatımızın en önemlisi. Ondan daha önemli bir başka şey yok, onun için yapamayacağımız hiçbir şey yok. 

Ve çocuk tam istediğimiz gibi oldu çok şükür. Kendi başının çaresine bakan, kafası zehir gibi çalışan, sağlam, güçlü, dik bir çocuk oldu. Ne yaparsa yapsın, nerede ne okursa okusun, ne işi olursa olsun biz insan olarak yetiştirdiğimiz çocuktan memnunuz, razıyız. Bunu diyebiliyoruz. Şimdi bize onun nasıl harika bir insana dönüştüğünü gururlanarak izlemek ve ikinci baharımızın tadını çıkarmak düştü artık. Elli yaşımıza doğru ilerlediğimiz şu günlerde artık kendimiz için de yaşayabiliriz, zamanı geldi.

Geçen bir arkadaşımla konuşuyorum dedim ki; çok bir şey istemiyorum. Elif Şafak gibi yaşamak istiyorum. Kimi zaman bu evimde kimi zaman başka bir evimde, kimi zaman yazlığımda kimi zaman başka bir yerde. Sessiz, sakin, kimseyle fazla muhatap olmadan, kitaplarımla, yazılarımla, öykülerimle, anlatmak istediğim hikayelerle haşır neşir, sporumu yaptığım, yazılarıma konsantre olduğum, kocamla gezip tozup şarap tattığım, konserli, sinemalı, müzikli, seyahatli, filmli, uzun yürüyüşler yaptığımız, değişik yemekler denediğimiz mütevazi bir hayat. Lüks değil, mütevazi ama keyfi ve keyifli. 

Bence sağlık olduktan sonra her şey mümkün sevgili okur. Sürekli ırgat gibi koşmak zorunda değiliz. Hakikaten daha keyfi ve durarak yaşayabiliriz. 

Bence bunu hakkediyoruz.

Vallahi seni bilmem ben hak ettim.

Senin de bir gün hak ettiğine inanmanı  ve kendini itmeyi bırakıp durmanın da tadını çıkarmanı dilerim.

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)