SON YAZ YAZISI

Önümüzdeki yaza uyarılar…

Yaz bitti deyip geçme sevgili okur, daha ömür varsa önümüzde sadece bu yaz bitti daha çok yazlar var kısmetse.

Böyle kaderci, biraz da inanç sistemimizi okşayan bir girizgah ardından, sana bir “yaz sonu yazısı” yazmak istedim sevgili okur. Belki önümüzdeki yaza plan yaparken işine yarar. Başlayalım;
Bu seneki seyahatlerimizden birinde, sadece gidiş ve dönüşte (o da mecburen) Marmaris’te geçirmek zorunda kaldığımız süre, neden tatillerimizi bir Türk tatil beldesinde geçirmekten vazgeçtiğimizi bir kez daha hatırlattı. İnsanımız kaba, kazıkçı, hırt, kazıkçı, laubali, kazıkçı ve en kötüsü sürekli ter kokuyor.

Sert mi oldu? Açalım o halde:

Hava muhalefeti yüzünden Rhodos’a geçişimiz ertelendi ve Marmaris’te bir gün fazla kalmamız gerekti.

Düşün, sevgili okur, deniz dalgalı diye katamaran seferi iptal, adamlar bizi yolda durdurup ısrarla (evet ısrarla) tekne yolculuğu pazarlamaya çalışıyor. Hayır katamaran yememiş suya girmemiş sen bize en son bakımı İsa’nın doğumunda yapılmış tekneyle nerde tur attırıcan be koçum?

Hele cafeler… Aman Yarabbi… Personel nasıl kaba, o otuz liralık kahveyi kafana vurur gibi masaya koyuyor yanında peçete bile yok. Hani otuz lirayı alır da en azından o kalitede bir iş yapar dimi? “Yav pahalı ama değer” falan dersin. Yok öyle bir şey. Üç ay önce aynı müessesede garsonken bir şekilde işletmesini almış arkadaşlar, bir takım agresif hareketlerle, bir garip müşteri karşılama…

Bu arada sokaklarda yakaladığı 60 yaşındaki İngiliz teyzelere “Are your eyes lens? Lens?” Diye kur yapmaya çalışan bıçkın delikanlılar… Allahım… Teyzem olmuş kat kat gözünü nerde gördün de “bu güzel mavilik gerçek olamaz lens olmalı” tandansından kur kasıyosun?
Şöyle söyleyeyim ertesi gün de hava düzelmese ve yine yolculuk iptal oldu dense ben muhtemelen yüzerek geçerdim Rhodos’a… O derece…

Daha önce buna çok benzer durumları Bodrum, Çeşme ve Kemer’de de yaşamıştık ve evet otel+açık büfe+ yerli turizm beldesi şeklinde tatillerimizi noktalamıştık.

Evet, hatırladık. Bizim ülkemiz bir takım insanların lahmacuna 50 lira istediği bir ülkeydi ve ben ne idüğü belirsiz bir takım garabet tiplere bu paraları vermekten, kendine zengin yabancı arayıp başka ülke vatandaşlığına kapak atmaya çalışan kavruk delikanlılardan, insanı döver gibi servis yapan garsonlardan, sürekli yer kapma peşinde etrafa havlu bırakan Rus’lardan, barın çevresinden ayrılmayıp tüm gün sarhoş gezen İngiliz’lerden,kağıt şemsiyeli kokteyl bardaklarından fena halde bunalmıştım.

Bu gözler daha fazla mini diskoyu, dansöz kıyafetiyle gezen küçük sarışın kız çocuklarını, klüp dansını, havuz aerobiğini ve akşam yemeği şerefine sürülmüş mübalağalı mavi göz farlarını kaldıramayacaktı.

Biz tatil anlayışımızı çok uzun zaman önce toptan değiştirmiştik zaten ve bu yaz kazara eski usul tatil modeline maruz kalınca bütün dengemiz altüst oldu biranda.

Tatile başka ülkelere git sevgili okur. Bu ülkenin turizm gelirini bu sektörün çalışanlarından daha fazla düşünecek halimiz yok. Başka ülkelere git. Orada da İngiliz var ama bize gelen İngilizden farklı o arkadaş. Her ülkenin en berduşu Türkiye’ye geliyor. Git Viyana’ya bak ordaki İngiliz ile Lara Plajı’ndaki  İngiliz’in alakası var mı? Yok! Buradaki Alman turist ile Louvre müzesini gezen Alman aynı değil. Bulgaristan’a git, Yunanistan’a git, Kosova’ya git, Prag’a git… Nereye bütçen uyuyor canın ne çekiyorsa oraya git ama bu saçmalığı çekme, bu kepazeliğin bir parçası, tüketicisi olma. Kendin için yapma bunu.

Sonrasında, hayatımda içtiğim en berbat (gerçekten idrardan farksızdı)  kahveye 30 lira verdim ki bizim evdeki kahve makinesi daha iyisini yapıyor. Onu geç, taksi 10 liradan açılıyor… Biz önce olaya uyanamadık. Sonra düdük kadar yerde nereye doğru gitsek en az 30 lira verdiğimizi farkettik. Derken bir baktık ki ohooo… Taksimetre bindiğin taksinin şoförünün evden ne kafada çıktığına göre açılıyor. Bir süredir tatillerini sadece yazlıkta ve yurtdışında geçiren biz “aman n’olucak çocuk Marmaris’i bi gezmiş olsun” demiştik. Unutmuşuz nasıl olduğunu bu işlerin.

Hiçbir şey olmasa çık dağlara tracking yap, balık tut, dere kenarına git, yaylaya çık. Herkesin kışın kayak turizmi için gittiği yere yazın git (sağ gösterip sol vur evet) ama bu saçmalıktan kendini koru.

Bütün yazı gerçekten harikulade geçirip sonra 1,5 günlük Marmaris beklemesinde bir yıllık travma biriktirdim. Artık bir sene söylenirim hazırla kendini sevgili okur. Önümüzdeki yaz Bodrum üzerinden Kos’a geçip üç yıl şikayetlenecek yazı konusu çıkarabilirim (kendime not: düşün bunu)

Kış sezonu hayırlı olsun. Goretex botlar ve kayak pantolonlarımızla 3. Caddedeki kahve dünyasında görüşünceye kadar esen kalın.