HER ŞEY BİTER

Bu hafta Cumhuriyet’te bir haber vardı. Gazete okumuyorum artık da Twitter’da paylaşılınca gördüm. Antalya Limanı’nı 2047 yılına dek Katar işletecekmiş. Haber böyleydi. Haberi alıntılayan takipçi (kim hatırlayamıyorum) şöyle yazmıştı haberin üstüne;

‘ “Bütün tersanelerine girilmiş” kısmına geldik’

Zannediyorum bu hafta okuduğum en anlamlı şeydi bu yazı. 

Tivite yazı dedim yalnız… Son zamlardan sonra yayınevleri nasıl kitap basacak bunu düşünüyorum. Yandaşların ilmihal bastığı bunun dışında ufak yayınevlerinin çok daha fazla zorlanacağı yeni bir döneme girildi. Nasıl kitap basılacak? E-kitap desen daha onunla ilgili dijital kitaplaşma çalışmaları doğru düzgün yapılamadığı için yayınevleri yanaşmıyor e-kitap olayına. Basamayacak da. Nasıl olacak? Kitapları yazıp internetten kendimiz paylaşıcaz artık herhalde. Hayrına, bedava. Tivit gibi.

Çok acayip günler gerçekten.

Bu arada çıldıracağım sevgili okur, gün geçmiyor ki yeni bir hayvana eziyet, hayvana şiddet haberi düşmesin önüme. Çıldırıcam inan. Yani bir yasa ancak bu kadar yapılıyormuş gibi yapılıp ama kesin yapılmamış olur. Hesapta hayvan hakları yayası yaptılar, kediyi alıp duvara vurarak öldürmenin cezası 1500 lira. Bir de karakolda polis cıkcık yapıyorsa artık, bu yani. İnanılmaz. Ama sor yasa yaptılar…

Deveye demişler boynun neden eğri…

Gençler haklı olarak yurtdışına gitmek istiyorlar.  Bu acayip sistemin içinde kalmak istemiyorlar. Çok da haklılar. Allah bu kurlarla yurtdışında çocuk okutacak herkesin yardımcısı olsun. Vallahi zor iş. Hele 2 çocuk falan varsa Allah Allah yani. Biz de kaç yaşın insanıyız, bu gördüğümüz ilk kriz değil elbette. Ben bir hayli kriz hatırlıyorum tarihimizden. Tansu Çiller’in anahtar salladığı yıllardı, hatırlıyor musun sevgili okur, yaş kaç? Bir ev bir araba diye anahtar sallıyorlardı, sonra bir kriz oldu, memleketçe devalüasyon kelimesini öğrendik mesela… Firmalar çok zarar görmüştü o işte. Vatandaş da bunalmıştı elbette ama başımızdaki insanlar olayları çözmeye çalışıyorlardı. Kemal Derviş gelmişti falan. İçimizde bir umut vardı, fen ile matematik ile olayı düzeltmeye çalışan insanlar vardı. Evet, beceriksizlikler oluyordu ama çabalıyorlardı ve bizim umudumuz vardı. Kimse kafamıza ayet hadis atmadığı için şimdiki gibi bitti bu iş gibi hissetmiyorduk. Ayet buysa sana tipi ekönömi mödeli ile böyle derin derin düşüncelere dalıyoruz hepimiz.

Ay susayım ben şimdi başıma iş açılmasın.

Geçen kızın biri uçak biletini paylaşmış üstüne “hoççakalın gidiyom ben” yazmış, kızın hakkında soruşturma başlattılar.  İşler sarpa sardıkça agresifleşmeler artıyor yani.

Durum halkta da farklı değil. Geçen marketin otoparkından çıkıyorum, aslında çıkacağım ama çıkamıyorum çünkü arkamda Çaldıran Muharebesi yaşanıyor. Bu ne sinir yahu. Bu ne şiddet ne celal? Millet hırsını birbirinden çıkarıyor. Herkes agresif, herkes öfkeli. Kimseye dalmadan yürüyüp gitmek lazım valla sevgili okur. Sen beni dinle. Kimseyle tartışma ortalık manyak dolu. Biz böyle mahalle gibi saç saça baş başa dövüşemeyiz de, konuşarak ikna etmeye ya da eziklemeye çalışırken dişlerimizi avucumuza verirler, sen beni dinle. Hiç duyma, yürü git herkes barut gibi. 

Aslında kendini böyle köpük köpük hissedenleriniz varsa aranızda, böyle çıldırmak üzere gibi, hakikaten psikiyatrist ile görüşüp ilaç falan başlamak konusunda fikir sormasını öneririm. İnsan kendini öfkesini kontrol edemeyecek gibi ya da depresyona girecek gibi veya ziyadesiyle endişeli hissediyorsa mutlaka yardım istemeli. 

Eğer sen böyle hissediyorsan sevgili okur, bu da geçecek, sakin kal. Hiçbir şey daima kötüye de iyiye de gitmez. Her şey değişir. 

Ve inan bana, bunu laf olsun diye demiyorum, çok ciddiyim, önce sağlık. Sağlığın varsa her şeyle mücadele edersin.  Sağlıklıysan 1-0 öndesin zaten. 

Ben de sana bol film, bol müzik, sütlü kahve ve çikolata yazıyorum sevgili okur. Kahve ve çikolatasız kış yarım olur. Sokak hayvanlarını sev, bütçen yettiğince ilgilen, bak. Mama bırakmaya çalış ne olur. Biz yapmazsak kim yapacak? Hasta hayvan görürsen belediyeni ara en kötü. Bu işte en günahsız hayvanlar ve en büyük kazığı onlar yediler bence. Elinden geleni yap o yüzden, sakın boşlama. 

Yaptığımız tüm iyiliklerin gelip bizi bulacağına inanıyorum. Her şey daha iyi olacak, inanıyorum ben. 

Bak en azından barajlar doldu.

Güzel bir hafta diliyorum sana, enseyi karartma.

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)