Sevgili okur merhaba, bu hafta seni sokak hayvanları konusunda boğmak üzere karşındayım. Evet, böyle…
Öncelikle bir konuyu hatırlatmak istiyorum, bu ara yeni kitabım üstünde çalışıyorum diye bazen pazartesi yazılarımda aksamalar yaşayabiliriz. Kitap “kitaba” dönüşecek mi göreceğiz, umuyorum ki beğenirim ve yayıncımla paylaşırım. Göreceğiz, bilemiyorum, çalışıyorum üstünde, germeyin beni… Ama sonuçta oraya bir zihin mesaisi harcadığımdan zaten başlı başına bir belirsizlik olan “bu pazartesi ne yazıcaz” konusu arada boğulabilir… Çok gerginim, bu proses beni çok geriyor… Senden beni idare etmeni rica ediyorum.
Diğer husus, havalar iyi gidiyor ama önümüz kış. Senden sokak hayvanları için bir kap mama bir kap su bırakmanı rica ediyorum. Sana bir takım geri zekâlılar gelip “onlara bişi olmaz onların kürkü var “ diyebilir. Hayır, onların kürkü yok, tüyü var. Tüy ve kürk başka şeyler. Kedinin tüyü ile ayının postu bambaşka. Bu vitaminsizler sana gelip bu hayvanlar Antartika pengueniymiş gibi saçmalayabilirler, bir tane ağzının üstüne çarpmak serbest bunların. Benden sana izin. Sen mama su bırak, boşver bu proteinsizleri.
Son konu; herkes bir yerlere elinden geldiğince yardım yapıyor ya. Böyle bir durum var biliyorsun. Ve bu iyi bir şey, onu demiyorum. Dediğim şu; biri geliyor diyor ki işte atıyorum şuraya şunu, buraya bunu yollayacağız falan… Mesela sen de elindeki kaynakları sokak hayvanları için kullanabilirsin. Ben öyle yapıyorum. Hiçbir şahsa, vakfa, derneğe, oluşuma….
Vakıflara, şahıslara, derneklere, kişilere yardım dönemi bitti diyorum J
Şaka bir yana eskiden ben de insanlara yardım eden kuruluşlara bir şeyler yapıyordum. Ya da şahıs olarak şahıslara yardım ediyordum. Artık tüm kaynaklarımı sokak hayvanları için kullanıyorum. Biri geliyor mesela, gözümün içine bakarak bir şey söylüyor ve benden de destek bekliyor. Ben de diyorum ki ben sokak hayvanlarına yardım ediyorum. Ben onu üstlendim. Bakıyorum mesela oraya vereceğim parayla kaç kilo mama alırım, kaç hayvanı veterinere götürürüm, rakamlar belli zaten. Siz diyorum insanlara bakın, ben de elimden geldiğimce hayvanlara yardım etmeye çalışıyorum.
Sana da onu öneriyorum. Bir şey seç ve bu mümkünse hayvanlar olsun çünkü herkes insanlara yardım ediyor ve hayvanlar çok çaresizler gerçekten. Yakılıyorlar, dövülüyorlar, kör ediliyorlar, üstlerine boya atılıyor, tecavüze uğruyorlar…. Açlar, üşüyorlar, sokaktalar, tek başlarınalar. Hiçbir canlı hayvanlar kadar perişan değil.
Ben hayvanlarla ilgileniyorum ve senden de hayvanlarla ilgilenmeni rica ediyorum sevgili okur. Senden mama almanı ve hayvanlara dağıtmanı rica ediyorum. Nerede yaşıyorsan orada, etrafındaki sokak hayvanlarına mama bırakmanı rica ediyorum. Hayvan severler genelde sabah erken saatlerde ya da akşam karanlıkta çıkıyorlar besleme yapmaya. Milletle muhatap olmamak için sakin saatleri tercih ediyorlar. Çantalarındaki mamaları belli bölgelerde dağıtıyorlar. Yapabilirsin bunu. Yıllarca insanlara yardım ettin de ne oldu? Ne faydasını gördün? Neye yaradı? Kişisel faydadan bahsetmiyorum bak, neye yaradı? Memlekete yaradı mı? Halimiz ortada, hiiiç kaynaklarını ziyan etme. Eden ediyor bırak, sen hayvanlara bak.
Daha çok hayvana dokunduğun, varsa hayvan korkunu yendiğin, bir hayvanı mutlu ettiğin, bir hayvanın hayatını kurtardığın, hayvanları daha çok sevdiğin, şahane bir hafta dilerim.
XXX
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN: