Sonda taşımaktan fazlası
Seninle şu “hayat arkadaşlığı” denen müesseseyi biraz konuşalım mı sevgili okur. Kıymetli, önemli bir müessese bu ama yeterince bahsedilmediğini, hakkının verilmediğini düşünüyorum açıkçası.
Evliliğin ilk yıllarındaki kavgalar, canım cicimler, telaşlar, koşuşturmacalar, birbirine kimlik ispatlamaya çalışmalar, karakter atmalar, aradan geçen senelerle sakinler. Artık taraflar birbirini tanımış ve yola birlikte devam edip edemeyeceğini anlamıştır. Konumuz yola birlikte devam etmeye karar verenler…
İtiraf etmeliyim ben bu birbirini iyice tanıma, anlama ve kabul etme halinin, ilk başlardaki “cicim aylarından” daha keyifli olduğunu düşünüyorum. Karşındaki insanı uzun zamandır tanıyorsun, ne düşündüğünü ya da düşüneceğini biliyorsun. Kimsenin kimseye “ayak” yapmasına gerek yok, herkes olduğu gibi, şeffaf.
Birlikte film izleniyor, yemek yeniyor, seyahate gidiliyor. Zevkler belli, beklentiler belli, insanı kaskatı geren şoklar, ürkünç beklenmedikler yok. Yani nasıl anlatsam, sakin, oturmuş ve güvenli…
Eğer evliliğin iniş çıkışlarını atlatabilmişseniz. Bu iniş çıkışlar esnasında birbirinizden soğumamayı başarabilmişseniz, eğer birlikte yaşlanmak noktasında hemfikir olabilmişseniz taraflara bir sakinlik, bir sükunet çöküyor.
Gereksiz ayak oyunları yok. Yorucu arayışlar yok. Anlamsız beklentiler yok.
Yorgunluk yok. Ruhun yorulmuyor. Telaş yok. Stres yok. Panik yok. Korkular, endişeler, bilinmezler yok.
Yumuşacık battaniyeler, bitki çayları, başını yasladığın bir omuz, internetten indirdiğin bir film var.
“Sen tatlı istersin şimdi” deyip buzluktan dondurma çıkaran, hangi dondurmayı sevdiğini bilen ve senin için alıp buzluğa koyan bir insan var.
“Bütün hafta okulda ben uğraştım, haftasonu dersane trafiğine sen bakıyosun valla çocuğun” dediğin bir insan var.
Sana “anneni aradım sesi bozuk geliyordu, yine faranjiti azıyor galiba, bir ara istersen” diyen bir insan var. Senin anneni babanı arayan, yoklayan…
Hayat arkadaşlığı güzel bir müessese. Evliliğin kendisinden çok daha kıymetli, önemli. Çok daha farklı, değerli.
Evlilik süresince yaşanan fırtınaları atlatabildiyseniz eğer 20 yıllara geliyor ya da geçiyorsanız, tadını çıkarın. Tadını çıkarmaya bakın.
Hala genç olmanın ve hala gençken en iyi arkadaşınızla evli olmanın tadını çıkarın.
İlacınızı nereye koyduğunuzu bilen, çantanızda para var mı yoksa yine çekmeyi unuttunuz mu kontrol eden,
Sinemaya tam seveceği gibi bir film geldiğini bildiğiniz, yeni bulduğunuz bir yemek tarifine bayılacağından emin olduğunuz,
Tanıdığınız, anladığınız, bildiğiniz, sizi tanıyan, anlayan, bilen insan ne değerli, ne kıymetli, ne hoş. Ne büyük rahatlık, huzur, güven, keyif.
Evliliğin başlarındaysanız eğer biraz sabırlı olun birbirinize karşı. Çünkü atlatabilirseniz eğer o dalgaları, rüzgarları, sonrası sakin bir liman günlük güneşlik.
Hayat arkadaşlığı mühim bir müessese. Bizim toplumuzda daha ziyade; ununu elemiş, eleğini asmış insanların birbirinin sondasını taşıdığı bir dönem gibi algılanıyor. Değil oysa. Hiç ilgisi yok.
“Biz bu işi birlikte götürücez” dediğiniz insan hayat arkadaşınızdır. Evet, aradan zaman geçmiştir ama geçecek daha çok zamanlar vardır. Yol yarılanmıştır belki ama daha gidilecek yollar vardır.
Ve başınızı çevirdiğinizde yanınızdaki yastıkta o yolu birlikte tamamlayacağınız insan yatmaktaysa eğer çok şanslısınız.
Hem o insanın, hem bu günlerinizin kıymetini bilin.
Hayatı sakin yaşamanın tadını çıkarın. Bırakın ruhunuz dinlensin.
Dinlenin…
Huzurlu bir hafta dilerim hepinize.