ASALET SOKAK ADI OLMUŞ

Merhaba sevgili okur. Bu sıcaklarda kendimi üzerime benzin döküp ateşe vermişim gibi hissederken bir köşe yazımla daha karşındayım. Öncelikle geçen hafta yazamadım çünkü tatildeydim. Böyle zamanlarda “yazarınız vitesi boşa aldı, bu hafta tükkan kapalı” yazısı yayınlamak adettendi eskiden ama … Bence yersiz bu işler artık… “Yazı yazamadım” diye yazı yazıp, yazı arşivini şişirmenin alemi yok.

 

SICAK

Dehşet sıcak bir yaz geçiriyoruz. Esmiyor, her yerden “independence day” misali yükselen çirkin binalar yüzünden de esemiyor. Kazara esse de dev bir şantiyeye dönen güzide yurdumuzda üzerimize çimento yağıyor. İşte bunlar hep gelişmişlikten… Evet… Kendi beton mezarlarımıza “hahahahahahaa” diye kahkahalar eşliğinde, dudaklarımızı büzüp poz vererek, canlı canlı kendimizi gömüyoruz… Bir yandan nefes alamıyoruz, bir yandan kavruluyoruz, bir yandan “gıshganıyollaaa” diyerek her yere beton dökmeye devam ediyoruz. Bu…

 

YAZ VE SOSYAL MEDYA

Ben Hürriyet’te çalışırken bizi eğitime yollamışlardı. Eğitim Boğaziçi Üniversitesindeydi, bir sertifika programıydı. Facebook ve Google’da çalışan bazı yetkili Türkler de derslere girmişlerdi. Sosyal medya kullanımını, nasıl kullanılması gerektiğini, kişisel ve firmasal kullanım yöntemlerini (e-ticaret vs.), sosyal medyanın maksadını falan anlatmışlardı… Biz bunları niye yaptık, siz şöyle kullanın diye yaptık diyerek sunumlarla göstermişlerdi. Anlatılanlar bu gördüklerimiz değildi onu söyleyeyim. Böyle bir görgüsüzlüğe dünya tarihi ilk kez şahitlik ediyor olmalı. Yıllar yıllar sonra başka bir jenerasyon “oğlum eskiden millet alışveriş torbalarının resmini çekiyor, kendini gittiği şehre değil otele etiketliyormuş lan inanabiliyor musun?” falan diye anlatacaklar sanırım… Umarım yani… Yani… İlerleyen yıllarda gelişmişlik, medeniyet, görgü ve terbiye anlamında daha da gerilemeyip aksine ilerleyeceğimizi umuyorum ben…

 

2017-2018 EĞİTİM YILI

Her sene dönen bir geyik vardı, “lisanslı sporculara ek puan” mevzusu. Bu her yıl konuşulduğundan hepimizin çocukları lisanslı bir yerlerde zaten. Ailelerin bu konudaki hassasiyetlerini gören bazı “girişimci” belediyeler de çeşitli spor klüpleriyle işbirliklerine gittiler çıktığımız dönemde. Çocuğunuz falanca belediyesinin spor tesisine yazılıp, o belediyenin işbirliği içinde olduğu bir spor klübünde kendine yer bulabiliyorsa, bu şekilde lisanslı oyuncu olabiliyor. Bunlar değerlendirildi, özel klüpler değerlendirildi. Bu yıla kadar bunlar not olarak falan geri dönmedi. Bu yıl (yine) ilk kez ekstra puan eklemesinin uygulanacağı açıklandı. Küçük bir detayla… “Belediyelerin bünyelerindeki kurslara katılım da kabul edilecek” diye minik bir ibare var. Yani, çocuğu belediyenin hat kurslarına, kuran kurslarına vs gönderirseniz de çocuk ekstra puan alacak gibi duruyor. Bizimkiler TEOG olayını atlattı, teknik olarak durumun beni ilgilendiren kısmı bitti. Ve fakat yazar olarak… “Belediyelerin kursları da dahil” derken tam olarak ne demek istediklerini merak ediyorum tabi… Bence ilk etapta yapılması gereken eften püften gerekçelerle çocuklara puan eklemeye çalışmak yerine, üfürükten puanı şişirilmiş çocukların bileğinin hakkıyla not alan çocukların önüne geçmesine mani olmak. Milli Eğitim Bakanlığı hala özel okulların çocuklara üfürükten sınav yapıp hepsine 100 vererek okul puanlarını yükseltmelerine mani olamıyor. Bence ailelerin bu hususta birleşip bakanlığı harekete geçirmesinde fayda var.

 

ÖZBAKIM

Tam bir bahar insanıyım ben bundan eminim artık. 31 Temmuz’da sıcağın göbeğinde doğmuşum ama baharlar daha bana göre. Hani ince bir hırka ya da eşofman üstü ile dolaştığımız havalar var ya, o hava benim havam. Böyle kavrulmak… Perişanlık! Her yerim güneş alerjisi sevgili okur, ölecem. Tamamen, bebek gibi kabarmış vaziyetteyim, yakam bağrım, boynum perişan. Kılcal damar çatlamalarım ise aşırı sıcaklardan ve genleşmelerden tavan yapmış durumda. Nefes alamıyorum, istediğim gibi spor yapamıyorum, özbakım dışında kendime bakamıyorum. Misal, kırışık kremlerimi süremiyorum çünkü sıcaktan sürdüğüm akıyor anında. Makyaj yapamıyorum, saç baş yapamıyorum, kuaföre gidemiyorum, oje sürecem afaganlar basıyor… Böyle sürekli saçlar at kuyruğu, kısacık tırnaklar… Şimdi diyeceksin ki bacım ne anlatıyosun?? Şunu anlatıyorum, ben gayet süslü, süslenmeyi seven, kendine bakan-özenen, kokoş bir kadınım. Oğlan çocuğu gibi geziyor olmaktan çok rahatsızım şu an. Kırışmamak için güneşlenmediğimden dolayı amele yanıklarımdan kurtulamıyorum. Ayağımda spor ayakkabımın izi var. Bacaklar yanmış, ayaklar birkaç ton daha açık. Kolye takıyorum zincir boynuma yapışıyor yav… Rezalet… Temmuz zor geçeceğe benziyor…

 

Her yaz “bu yaz son bilmem kaç yılın en sıcak yazı” derler, bu yaz cidden öyle gibi duruyor. İstanbul bir de malum, NEM! 40 dereceyse 45 gibi yaşıyor, buharda pişiyoruz. Bol su iç sevgili okur. Alkol tüketme, sigarayı zaten bırak, gün içinde sık sık elini, boynunu, enseni ıslat. Hafif giyin, klimalı ortamlarda takılmaya çalış. Bir de AÇIL-SAÇIL…

 

KİMSENİN (BEN DAHİL) HİÇ KİMSENİN NE GİYECEĞİNE KARIŞMASINA İZİN VERME. İSTEDİĞİN GİBİ AÇIL-SAÇIL. ZATEN SICAK! BAŞLATMASINLAR ÇANAKLARINDAN ARTIK!

 

Medeni, görgülü, asil,  ferah ve laik bir hayat dilerim.

 

Zor ama hala ümit var…