YALAKA VELİLER

Varlar ama yemezler

 

Aşağıda okuyacağınız yazıyı Atahan ilkokula ilk başladığında yazmıştım. O zamanlar sanıyordum ki çocuklar büyüdükçe aileler de “büyüyecek” olgunlaşacak yani… Yok öyle olmuyormuş. Çocuklar değişiyor ama aileler aynı yalakalığın başka tonuyla aynen devam… Oğlum şuan ortaokulda. Yaşadıklarımız benzer durumlar. Tek fark, veliler okulun öğretmenlerin arkasından atıp tutuyor ben okuldakilerin yüzüne söylüyorum. Yüzüne söylerken de arkalarından atıp tutanların teekkk tek ismini veriyorum.

Çünkü sinsi insan sevmiyorum. Yok öyle dedikodu. Herkes herkesin ne olduğunu bilecek.

 

***

Çocukların Şubat tatiline az kala okullar veli toplantısı yapmaya başladılar. Oğlumun okulu da bizi önce tek tek görüşmeye aldı sonra birbiriyle alakasız 15 anneyi aynı sınıfa doldurup 1aranızda kaynaşın” dedi. Bu yersiz sosyalleşme hallerini yeni jenerasyon okullar sık yapıyor. Metazori şekilde “madem ki çocuklarınız arkadaş, bütün gün birlikteler, hadi şimdi de sizin boyunuzun ölçüsünü görelim” tadındaki faliyetler beni geriyor. Yine de oğlum travmatik yapmasın kendini diye gittim. hakikaten birbirimizle sosyalleşiyor olsak (tamam yine şikayet ederim ama) neyse, olay “öğretmenlerle sosyalleşmek için yarışmak” şeklinde gelişince bütün önbluğ, bluğ, geçbluğ dönemlerini otoriteye meydan okuyarak geçirmiş benim için her şey çok zor oluyor.

 

Dilek: Benim kızım çok memnun bu sene okulundan öğretmeni, çok güzel şeyler söylüyor sizin için.

Ethel: Ah benim oğlum da öyle. Sizin saçlarınızı, gözlerinizi çok beğeniyormuş, bütün akşam sizi anlatıyor.

Sevil: Benim oğlum da aynı şekilde, bütün akşam öğretmenim öğretmenim diye geziyor. Bir de siz söyleyince dinliyor da ben söyleyince yapmıyor, ehiehei

Nathalie: Öğretmenim inanın yazı defterine baktım da az önce, daha 6 yaşındalar ama ne güzel öğretiyorsunuz, hayran kaldım.

Dilek: Okulda çocuklar çok güzel besleniyorlar. Evde yemediği herşeyi okulda yiyor çocuğum.

 

Şimdi sanırım kafanızda bir resim oluştu. “Saygıdeğer” velilerimizin “doğruyu”!! söylediğinden en ufak bir tereddütüm yok. Yok cidden! Yani evde yemediğini okulda yiyordur tamam ama burada o bir tabak ıspanağın okulda yenmesinin altında öğretmenin olağanüstü marifeti kadar, topluluk psikolojisi, yemekhane ortamı gibi falan gibi şeyler de var. Öğretmen de biliyor öyle olduğunu ama ne desin. veli kafaya koymuş, “öpecek”.

 

Nathalie: Saçlarını sizin gibi toplamak istiyor (yalakalıkta kız anneleri daima 1-0 öndedir)Her sabah “anne öğretmenimin güzel saçları gibi yap” diye yalvarıyor, ehihehe

Ethel: Ay bir de tef çalıyorlar ya ritm atölyesinde, hayran oldum gerçekten.

Ben: Mümkünse ben bir lafınızı balla keseyim. Şimdi benim oğlum akşam eve çok yorgun dönüyor ama bu yorgunluğa rağmen “anne istediğim gibi oynayamadım” diyor. Demek ki bütün gün yazı yazıcam diye masada oturuyor sonra bütün akşam sırtı ağrıyor. Böyle mi cidden?

Öğretmen: Yok canım olur mu? ders aralarında çıkıyorlar.

Ethel: Tabi canım sürekli ders yapmıyorlar

Ben: Sen nerden biliyorsun arkadaşım? Derste yanlarında mısın?

Ethel: Yok da benim kuzenim öğretmen, ordan…

Ben: Bu okulda mı öğretmen?

Ethel: Yok..

Ben: O zaman senin kuzenin hiç beni ilgilendirmiyor onu ne yapıcaz?

Öğretmen: Yok Mehtap Hanım hiç merak etmeyin. Tabiki geçen seneye göre daha fazla ders yapıyorlar, ne de olsa seneye ilkokul ama çocukları yoracak şekilde değil.

Ben: Ayrıca bu ritm atölyesi olayı bana ters. Dansöz mü bunlar? Neyin tefi? Ne alaka?

Öğretmen: Ne gibi?

Ben: Ben oğlumu dışarda Aikido’ya başlattım siz okulda tef çaldırıyorsunuz. Çocuğun bünyesi bu kadar çelişkiyi kaldıracak mı? Hem bizim aile yapımıza ters. Ben Karadenizliyim. İlla ritm tutacaklarsa davul falan çalsınlar.

Pınar (uzun süredir arkadaşız, çocuklar aynı sınıfta): Aslında Mehtap özünde çok iyi bir insandır.

Ben: Ne alaka şimdi Pınar?

Pınar: Mehtap demek istiyor ki çocuklar derslerden soğuyacak kadar çalıştırılmasın bir de daha farklı bir enstrümana mı yönlendirsek talep eden çocukları.

Ben: Hayır ben Latince falan mı konuşuyorum da sen çeviri olayına girdin onu anlamadım?

Dilek: Yani Mehtap Hanım bir toplantıda da hemfikir olun, görmedik daha o halinizi, dimi arkadaşlar, ehihehihee

Ben: Bana mı konuşuyosun? Pınar çevir bakalım ne diyor hanfendi?

Pınar: “Hanfendi” şaka yapıyor Mehtap!

Dilek: Bu sene yaptırdığınız eşofmanlar da çok sevimli, okur kurucumuza teşekkür ederiz. Bir gördüğünüzde söyleseniz öğretmenim.

Ben: Dilek sen niye mezun olamadın anaokulundan çocuğum? he?

Dilek: ???

Ben: Eşek kadar kadın anaokulu öğretmenine “örtmenim örtmenim” embesil misin sen?

Pınar: Mehtap!

Ben: Arkadaşlar yalakalığınızı özelden yapın. Toplu görüşmelerle benim zamanımı çalmayın. Benim zamanım mühim bir daha bu toplu yalama seanslarına beni çağırmayın!

Öğretmen: !!!!!!!

Ben: Ayrıca “örtmenim” bu kadınların tamamı okul için “acaba bu sene batacak mı? Acaba kapanacak mı? Acaba çocukları şu okula mı alsak” diye tartışıyor, çocuklarını başka okulların sınavlarına sokuyor, sizin için de güdük diyorlar. İnanmayın yani burda yaptıkları yağcılıklara.

Pınar: …..

Ben: Ben çıkıyorum. Pınarcım sen çevir arkadaşlara benden sonra aşkım, ben seni arabada bekliyorum…

 

Aradan yıllar geçti. Oğlan ortaokulda. Ne değişti?

 

Veliler hala okul kapanacak mı diye dedikodu halinde. Hala başka okul arayışları devam ama asla belli edilmiyor. Hala bu sene Türkçe öğretmeni devam etmezse topluca ayrılma projesi yapanlar var, her fırsatta fitne fücür… Ama okulun kapısından bir giriyorlar, o kadınlar gidiyor sanırsın hepsi melek melek….

 

Ben söylüyorum ama kim ne diyor, teeeekkk tek….