Nasıl geçiyor yaz sevgili okur? Kış mevsimine hazır mısın yavaştan? Rahatladın mı? Kafayı boşalttın mı? Dinlendin mi veya kurtlarını dökebildin mi?
Anneler için en zor ve en çok da ihtiyaç duyulan şey yeniden şarj olmak. Hem kadın hem insan hem de anne olarak yaşamanın hiç de kolay olmadığı güzel ülkemde biraz daha sabırlı ve toleranslı olabilmek için ara ara resetlenmeye ihtiyaç duyuyoruz değil mi?
Özlemek önemli değil mi?
Sen de böyle hissediyor musun sevgili okur? Arada sırada evini, çocuğunu kocanı özlemeye ihtiyaç hissediyor musun? Bana ara ara bir alıp başımı gitme halleri geliyor. İki gün gideyim bir yere tek başıma. Bütün günü yalnız hiç konuşmadan (ve mümkünse benimle de konuşulmadan) geçireyim. Bir otele yerleşeyim, şöyle güzel bir kahvaltı yapayım önce. Havuzu olsun (mümkünse kalabalık olmasın) güneşleneyim. Sonra otelin spa kısmına ineyim. Masaj yaptırayım, hamama gireyim. Odama çıkayım, akşam yemeğini odama söyleyeyim, bir film seçeyim ve yeşil çay içip film izleyeyim.
Tamamen kendime ayırdığım, kendim dışında hiç bir şey ve hiçkimse ile ilgilenmediğim, kendim dışında kimseyi düşünmediğim, ben hariç bir konuda endişe etmediğim, vermem gereken en ciddi kararın hangi kremi sürsem falan olduğu 24 saat…
Kimseyle konuşmadan, kimseyle görüşmeden, kimseyle iletişim kurmadan… Sadece ben… Kendimle… Manikür, pedikür, masaj, hamam…
Yumuşacık beyaz sabun kokulu havlular, bitki çayları veya naneli limonatalar…
Tamamen rahatlayıp, kafayı boşaltıp, bütün elektriği atıp eve öyle dönmek. Kocana, çocuğuna dinlenmiş, sakinleşmiş, uyumuş, uyanmış, yemiş, yıkanmış, mis gibi pırıl pırıl dönmek…
Ben çok ihtiyaç hissediyorum buna ve işin güzel tarafı bu konuda bencil de değilim. Yani kocamın da benzer ihtiyaçlarına karşı gayet anlayışlıyım. Arkadaşlarıyla erkek erkeğe Kıbrıs’a gidip tatil yapma planı vardı muhtemelen tüm zevceler içinde en çok ben destekledim. Etrafınızda alışveriş yapmaya çalışan kadınlar veya oynayalım, gidelim, uçalım, koşalım yapan çocuklar olmadan, erkek erkeğe, gidin, yiyin, için, eğlenin gelin dedim.
Onların da ihtiyacı var. Tamamen kendi özgür alanlarında -gözlemlediğim kadarıyla biraz ilkel bir eğlence anlayışıyla- bir arada bira içip geyik yapmaya, birlikte takılmaya ihtiyaçları var ve ben bu anlamda Sarhan’ı çok özgür bırakırım.
Sarhan bana o kadar özgür olamıyor. Çünkü gerçek bir balık burcu erkeği. Böyle bir içerlemeler, bir burulmalar…
Sor kendisine yok öyle bir şey ama suratındaki ifadeyi bir görmelisin sevgili okur.
Bu sene İtalya gezimizde kaldığımız otellerden birisinde odalar küçük olunca bize iki oda verdiler. Ben de fırsat bu fırsat deyip (odalar yanyana);
Ben: siz Atahan’la kalın ben yalnız kalayım
Sarhan: Olmaazzzzz
Ben: Niye?
Sarhan: Olmaz, bişi olur
Ben: Nolucak yav?
Sarhan: Olmazzz
Ben: ……
Sarhan: Siz Atahan’la kalın.
Ben: Atahan beni koruyacak?
Sarhan: Yalnız kalma, olmaazzzz
Olmadı yani. Kavga etmedim. Olayı romantiğe alıp (oralarda da kapışmayalım yani) ay kıyamaz karısına, ödü kopar falan deyip geçtim ama… Ne bileyim…
Gençler daha medeni bu konularda, bu yazı daha çok benim jenerasyonum için oldu belkide…
Birbirinizi özlemeye bir şans verin demek istedim arkadaşlar.
Özlemek güzeldir…