KALABALIKLARDA KALİTE DÜŞÜYOR

İnsanlardan hoşlanmıyorum…

Bu ara fazla insanlarla haşır neşir oldum ve beni yakından tanıyanlar bilir, bu hiç bana gelecek bir durum değil.

Kalabalık sevmiyorum.

İki tür insana çok gıcığım sevgili okur ………   Gözüne baka baka yalan söylüyorum şuan, her tür insana çok gıcığım aslında, insansız hava sahası seviyorum ben…

Tekrar başlayalım o halde….

Bazı insanlara diğerlerinden daha çok gıcığım sevgili okur. Bunlardan iki tanesi bu ara sıklıkla karşıma çıkıyor. Bir grup, her aksi olayda “gidecem ben gidecem, alıp başımı gidecem” tadında olanlar. Ay bir kılım ben bunlara anlatamam, her fırsatta bozuyorum bunları, “kim tutuyor git” diyorum (kibarca yazdım sen anla beni), “zorla vatandaşlık verildiğini sanmıyorum” diyorum. “Seni başka nerede kollarını-kucaklarını açmış bekliyorlarsa hiç düşünme” diyorum. “Ya sen kalsan ne olacak zaten git kalabalık yapma” diyorum. Çok gıcığım bu “gidecem gidecem” modeline. Elbette ülkemizde benim de çok canımı sıkan pek çok gelişme oluyor. Elbette benim de moralim bozuluyor. Ama ne yapalım yani? Ne yapalım? Ülke bizim, vatan bizim, toprak bizim. Ben duruyorum valla zangoç gibi. Sen gideceksen ağzın az çalışsın yürü boyunu görelim, git hadi. Buradasın da hangi yaraya merhemsin?

Bir de uzaktan yazıp, çizip konuşana fena bozuluyorum. Senede bir bi on gün geliyor, çok afedersin poposunu yaymış başka bir ülkede. Ordan buraya “şudur, budur, bu değildir”. Ya bi git! Çok biliyosan gel buraya, bizimle aynı şartlarda yaşa bir önce, sonra fikrini söyle. Ordan buraya ne artislik yapıyorsun, neye müdahale ediyorsun? Bilmem kaçbin kilometre ötede euro kazanıp mercimek yiyor sonra bana burada ne yapacağımı anlatıyor, hadi ordan! Çok biliyosan gel kendin yap. Sen ne karışıyorsun oradan buraya bana? Ne biliyorsun hakikaten oradan göründüğü gibi mi burada içinde olmak?

Baştan da söylediğim gibi insan denen canlıdan çok hoşlanmıyorum zaten sevgili okur. Herkes uzman, herkes çok biliyor, herkes bir şey. Hiç bana uyan bir model değil insan ama heyhat bir şekilde aralarında olmak zorundayım.

O yüzden hayatımı etrafımda mümkün olduğunca az insan tutarak ve mümkün olduğunca az insanla görüşerek yaşıyorum. Çok ciddiyim.

Kafam rahat, daha az sinirim bozuluyor.

Sana da tavsiye ederim sevgili okur. Kalabalıkta oksijen azalıyor ve bir insanın başka bir insandan öğreneceği (eğer çok özel biri değilse) pek bir şey yok. Ortalama bir insan yerine iyi bir kitap tercih ederim. Daha dolu ve kaliteli zaman olarak geri döner her zaman.

Bu ara çok kalabalıklarda kaldım.

Zihnen zehirlendiğimi hissediyorum. Anlamsız konuşmalar, manasız kaprisler, tuhaf bakışmalar, içi doldurulamayan öneriler, bir işe yaramayan fikirler… Ama sor herkes uzman, herkes çok biliyor…

Hayatı sade seviyorum.

Bir tabak elma, biraz manzara, güzel bir kitap.

Biraz spor, ailem, bir kaç arkadaş…

Bir fincan yeşil çay, güzel bir müzik, rahat bir koltuk.

Hayat böyle güzel, böyle anlamlı ve böyle yaşanılası.

Bundan ötesi kaliteyi çok düşürüyor.

Kendinize yetebildiğiniz güzel ve sakin bir hayatınız vardır umarım.

 

Yoksa da yaratın…