GÜÇLÜ OLMAK ZAMANI

GÜÇLÜ OLMAK ZAMANI

Sonra ağlarız?
Geldi mi üst üste gelir zaten. Bir yarayı sarmadan diğeri kanar. Şehitlerimizin acısı dinmeden (ve hiç dinmeyeceği halde), daha nefes alamadan Van’daki deprem ile hepimiz, herkes sersemledi.

Bu hafta benden mizah yazısı bekleyen tüm okurlarımdan özür dilerim. Biliyorum haftaya gülerek başlamak hepimizin ihtiyacı ve ben de bu noktada elimden geleni yapmaya çalışıyorum ama…

Böyle zamanlarda ne elimden ne de içimden geliyor…

Yine de ağlak bir yazı yazmayacağım. Zor zamanlardan geçiyoruz ve özetle ben sizden hızla kendinizi toparlamanızı isteyeceğim.

Her ne kadar kendime dair her şeyden bahsediyor gibi görünsem de, benim hakkımda çok az şey biliyorsunuz. Yaşadıklarım, başımdan geçenler, dayanmak, katlanmak zorunda kaldıklarım, korkularım hakkında en ufak bir fikriniz yok. Çünkü ben kendimden bu şekilde bahsetmeyi sevmiyorum. En zor zamanımda dahi, ağlarken o kadar ağlamamaya çalışıyorum ki, boğulacak gibi oluyorum. Ve oturup bunu size anlatamayacak kadar da kibirliyim aslında.

Ben bir anneye, “En çok on beş yaşına kadar yaşar” dendiğinde, ne hissettiğini biliyorum. Bir yanlışlık olmuştu ama o yanlışla geçen beş saatin, hayatımdan otuz seneyi götürdüğünü bir ben biliyorum, bir kocam. O yüzden asla tek doktorla yetinmem ben. Bir yara bıraktı o yanlışlık bende..

Ben onkolog ne biliyorum. Kemoterapi, ölümle kavga… Ben bir kadın neden tuvalette ağlarken havluları ısırır sesi çıkmasın diye, kimse duymasın diye, biliyorum…

Siz bana dair çok şey bildiğinizi sanıyorsunuz ya, hiçbir şey bilmiyorsunuz aslında…

Benim neden Allah’a bu kadar yakın durduğumu (kapanmasam da), neden Allah’a bu kadar inandığımı…

Neden haramdan kaçtığımı, yalan söylememek konusundaki inadımı, gerekçelerimi…

Neden tahammülsüz olduğumu ve hata affetmediğimi ve insanlardan neden çok şey beklediğimi…

Bilmeyeceksiniz de…

Bunu yazdım çünkü, şimdi söyleyeceklerim “Bekara karı boşamak” gibi gelmesin istiyorum. Ben acının ne olduğunu biliyorum ve en acısından korkmanın ne olduğunu…

Ve herkesten bir an önce kendisini toplamasını istiyorum.

Kimi 26 diyor, kimi 86, hangimiz biliyoruz kaç anne, evladının ya yolunu bekliyor ya cenazesini şu anda?

Kim bilir kaç baba, karısı iyice aklını kaçırmasın diye gözyaşlarını içine akıtıyor, sağlam durmaya çalışıyor ama yüreği kanıyor…

Kaç kadın Van’da göçük altından evladını kurtarmaya çalışıyor?

Zor zamanlardan geçiyoruz. Üst üste geliyor. Yapmamız gereken hızla kendimizi toplayıp harekete geçmek.

Size duygu sömürü yapanlara metelik vermeyin, ağlak yazıları okumayın, duygularınıza seslenerek iş bitirmeye “Bu bahaneyle hatalarını affettirmeye” çalışanlara inanmayın.

Harekete geçin!

Tanıdık bildik kim varsa konuşun, Van’daki ailelere kadın pedi, çocuk bezi, bebek maması, imkanınız neyse yollayın. Dükkan sahibi yakınlarınıza, çalıştığınız kurumun yöneticilerine, akrabalarınıza, arkadaşlarınıza, çocuklarınızın okuluna gidin.

Önümüz kış.

Giyecek, çadır, yağmurluk, çizme, çocuk kitapları, oyuncak, ne olursa…

Temiz, pak, insan gibi, doğru düzgün şekilde gönderin.

Yakınlarınızda bir şehit ailesi varsa, gidin elini öpün. Bayramda ilk gün uğrayın. Arada yoklayın, bir ihtiyaçları var mı sorun.

Bugün ağlama, zırlama, kendine acıma günü değil.

Bugün sizin duygularınız üzerinden nemalanmaya çalışanlara kanıp “Sadece seyirci” kalacağımız zamanlar değil.

Biz kadınız. Akıllı, güçlü, dayanıklı olacağız!

Elimizdeki imkanları zor durumdakiler için nasıl kullanabiliriz, bugün buna odaklanacağız.

Biz Anne Boyutu olarak tüm yazarlarımız ve okurlarımız adına, bütün reklam verenlerimizle kontağa geçip, Van’daki vatandaşlarımıza ihtiyaçlarını göndereceğiz. Ve bunu bir reklam aracı olarak kullanmayacağız. Bunu doğru düzgün insanlar olduğumuz için, bu bizim vazifemiz olduğu için yapacağız.

Biz, üzerimize düşeni yapacağız. Bu zor zamanlarda da elimizden geldiğince, mağrur ve güçlü davranmaya çalışacağız. Dönüp dönüp bunlardan bahsetmeyeceğiz, acınıza tuz basmayacağız.

Ama gereğini yapacağız.

Bugün kendimize acıyıp, ağlayacağımız değil, bir şeyler yapacağımız gün.

Biz yapacağız…

Sizden de aynısını bekliyorum.

Sonra ağlarız…