GELİN ATA BİNMİŞ…

Bu haftaki yazım için lütfen tıklayınız…

KASABANIN CADILARI

Ve geçen haftaki yazım;

GELİN ATA BİNMİŞ…

Ekrana dokunmak üzere…

Bazı insanları görür görmez seversiniz. Bir elektrik oluşur, kimya, enerji artık ne derseniz… Birbirinizden hoşlanırsınız. Şimdi böyle anlatınca cinsellektüel bir şeyden bahsediyorum gibi oldu ama değil. O yüzden açarak devam ediyorum…

Melek Baykal’ı biliyorsunuz. Tiyatroseverler onu “Sokrates’in Son Gecesi, Romantika, Kral Lear, Bu Bir Rüyadır, Bir Ölünün Toplumsal Anatomisi, Kuvay-i Milliye” gibi oyunlarla hatırlarlar. Televizyonda ise “Ferhunde Hanımlar, Melek Apartmanı, Hayat Bağları, Cennet Mahallesi, Türk Malı, Akasya Durağı” gibi dizilerde canlandırdığı rollerle biliyorsunuz. Olaya Ankara Devlet Tiyatrolarından girip, kariyerini İstanbul Devlet Tiyatrolarında devam ettiren çok önemli bir isim. O yüzden Hülya Sepken arayıp “Seni Melek Baykal’la tanıştırayım ben” dediğinde atladım. Hülya ve ben eski arkadaşız ve ilginç badireler atlattık. Bu bize ait kısım, sizin bilmeniz gereken Hülya, Türkiye’nin en önemli yapım firmalarından birinin başında. Hatta, Türkiye’deki çok başarılı birkaç yapımcıdan biri olduğu gibi en iyi tek kadın yapımcı. Biz de arkadaşız, durum bu…

O yüzden Hülya bana Melek Baykal ile ilgili televizyon projesinden bahsedip, benim de işin haber ve habercilik ayağında olaya dahil olmamı istediğini söylediğinde…

Evet hiç düşünmedim “Yemin et! Çok isterim!” derken, hele de programın NTV tarafından satın alınan Star TV’de olacağını, o meşhur 360 derece stüdyolarda çalışacağımızı duyduğumda…

Daha fazla detay vermeyeyim, “gelin ata binmiş ya nasip demiş”, ben nazara çok inanırım bunu da biliyorsunuz…

Sadece kısa anekdotlarla bu yoğunluğun içinde olan bitenden haber vereyim istiyorum.

Doğuş Power Center’da toplantıdayız. Bütün ekip bir arada, yönetmenimiz Betül var; Simay, Hülya, Melek Abla, Filiz, editörler, haber asistanları, yana yakıla her yere yetişmeye çalışan Kıymet, telefonu kulağına yapışmak üzere olan Özen, programda yer alacak diğer herkes… İçerik konuşuyoruz…

Ben: Bu esnada dokunmatik ekran olsa? Hani şu haberlerde kullanıyosunuz ya… Dev bir Ipad gibi olanlardan…

Hülya: Napıcan pardon? Hava durumu mu sunacaksın?

Ben: Ya nasılsa var, kullanırım ben onu bir şekilde, çok havalı.

Melek Abla: Özendi çocuk, gitme üstüne Hülya! Mehtabım dokunmatik ne istedin çocuğum, bana söyle…

Ben: Hani haberlerde kullanıyolar ya Melek abla…

Hülya: Ayrıca şu “abla” olayına bir nokta koyalım bence. “Melek” de yayında, herkes öyle demeli.

Ben:

Betül: Evet öyle “abla, abla” falan olmasın, ağzımız da ona göre alışsın.

Ben: … Bi tek ben desem “Melek Abla” diye, ayıp denen bir şey var sonuçta…

Hülya: Hayır!

Ben: Dokunmatik ekran?

Hülya: Hayır Mehtap!

Ben: Hayret bişi! Ne biçimsin Hülya ya! Ne acayipmişsin çalışırken… Ehehihehe biz Hülyayla arkadaşız aslında…

Hülya: Umarım arkadaş kalabiliriz bu işten sonra da…

Melek Abla: Ay amma uğraştın çocukla, Allah Allah!

Hülya: Melek sen de şuna çocuk çocuk dedikçe kendini 20 sanıp “abla abla” tutturuyor. Eşek kadar kadın neresi çocuk?

Ben: Melek abla Hülya içimdeki çocuğu öldürmeye çalışıyor, izin vermeyelim buna, aehahaheh.

Melek Abla: Vermeyiz Mehtabım, sen merak etme, sen nereye dokunmak istiyosun oraya dönelim çocuğum biz. Bir de şu saçlarını kulaklarının arkasına alalım şöööyle bir yüzün gözün açılsın.

Ben: Ama ben böyle kabarık seviyorum böyle yoluk kedi gibi, hem saçlarım ince telli ya…

Melek Abla: Bu saç mı ince telli? Kör olma sen, neresi ince bu saçların çocuğum. Hah bak ne güzel oldun yüzün gözün açıldı! Oh! Ay saçların gözüne girdikçe bana fenalık bastı.

Stüdyoda, deneme çekimleri esnasında;

Betül: Aslında ben seni hep böyle düz fönlü hayal ediyorum.

Ben: İnan mümkün değil, çok isterim ama…

Hülya: Ya bırak, hasta işte, yoluk yoluk dolaşsın, onun tarzı öyle, herkes böyle kabul etti…

Ben: Yoluk değil çok havalı saçlarım dimi Melek Abla?

Hülya: Bak kaldır şu ablayı diyorum, niye laf dinlemiyosun.

Ben: Aklıma yatmadı.

Melek Abla: Biz böyle mesafeli mi kaldık masada ne?

Ben: Bence de ve ben hemen sandalyemi yanına çekiyorum şimdi.

Betül: Mehtap! Senin yerin orası, kamera açısı ayarlıyoruz burada!

Melek Abla: (kısık sesle) Oynama diyo, bi k*çın başın dursun, oyacaklar seni burada ben de kurtaramıycam bak.

Hülya: Sen niye gözlüklesin?

Ben: Gözlerim şişti.

Hülya: İyi de tanıtım çekimleri yapılacak! Ya dikkat etsene kendine Mehtap, kaç kere söylüyorum kilo alma, cildine iyi bak diye. Gözün haline bak!

Ben: Hİiiiiiiiiiiiiii!

Melek Abla: Ay gözün oynamasın noldu?

Ben: Bu ben miyim ekrandaki? O kollar ne ya öyle güreşçi gibi? Bu ne hâl? Bu nasıl kamera görüntüsü? Hülya resmen şişman görünüyorum! Amanın!

Hülya: Dedik dimi! Dedik dimi! 36 bedensen 38, 38 bedensen rahat 40 çıkarsın dedik dimi! Sen dün lahmacunları götürürken tekrar dedik dimi!

Melek Abla: Ay bi de elinden almaya çalıştın orda herkesin içinde! Ne ayıp bişey! Biz böyle güzeliz Mehtabımla!

Ben: Evet Melek Abla. Hatta bu güzelliğimiz şerefine bugün içli köfte söyleyelim ne dersin?

Hülya: Ye, b*k var! Şu “abla” lafını da bırak!

Ben: Peki ama bir şartla! Dokunmatik ekran?

Durum şimdilik böyle. Biz kendi aramızda çok eğleniyoruz ve eminim bu enerji size de yansıyacak. Yine de kısmetten ötesi olmaz diyelim ve popomuzu kaşıyalım nazara karşı.

Kısa bir süre sonra Star TV’de cidden hepimizin içine sinen bir programla bir arada olucaz. Programın starı Melek Baykal ve ben içindeki pek çok bölümden birini üstlenmiş durumdayım. Aile, çocuk, bebek, yaşam, kadın, hayat, haber dosyaları bende ve siz bu ne demek biliyorsunuz… Duman ederiz 🙂

Sevgili patronum Bülent Özükan’a da bu projede yer almama izin verdiği için minnettarım. Sonuçta sadece gazeteci ve yazar olarak değil, Boyut’ta çalışmaya devam ederken hafta içi her sabah canlı yayında olacağım… Bu çok önemli benim için çünkü Boyut’ta çalışmayı, Anne Boyutu’nu çok seviyorum, hele Anne Boyutu çocuğum gibi oldu artık…

“Bu ara sesin pek çıkmıyor” diyordunuz ya, çift vardiya çalışıyorum o yüzden ama merak etmeyin her şey bir sisteme oturdu artık ve içimize çok sindi…

Programın adı MELEK ve gerçekten melek gibi bir duayenle çalışıcam. (Hülya’yı kastetmediğim net sanıyorum.)

Bana şans dileyin olur mu, Allah mahcup etmesin, ite köpeğe güldürmesin!

Ama siz kahkahalarla gülün diye umuyorum…