ÇEKEMEMEZLİK NEDİR?

Ne demektir?

Bildiğin, “Bölüm 1, Ders 1” tadında geldim değil mi sevgili okur? Dersimiz “Haset Kadın 101″…

 

Kimdir bu kadın? Derdi meselesi nedir? Neyi, paylaşamaz, neyin hazımsızlığını yaşar? Neye kıldır, kime gıcıktır?

 

Bu kadın, kendinden daha “iyi” olduğunu düşündüğü tüm diğer kadınlarla mesele yaşar.

 

Bu kadının iyi olmaktan anladığı şey öyle düşük bir çıtadadır ki zaten hemen herkes bu kadından iyidir çünkü denek zaten aşağılık kompleksinden perişan haldedir. Sen bu kadından bir beş kilo zayıf, bir kaç yaş genç veya bir ton daha sarışınsan… Senin kocan bir miktar daha fazla kazanıyor, bir kaç kilo daha zayıf, bir miktar daha sosyal ya da atletik bir adamsa…. Senin çocuğun biraz daha başarılı, biraz daha iyi ise okulda, sporda, derste, arkadaş çevresinde… Sen biraz daha başarılı, biraz daha varlıklı isen mesela….

 

Bir tık yahu, öyle çok değil…

 

Bu kadının senden nefret etmesi için bu yeterlidir.

 

Çünkü aşağılık kompleksi dediğimiz şey öyle bir şey ki sevgili okur, denek “onun adına mutlu olmayı” başaramaz. Kendisinde olmayan her şeyden çok nefret eder.

 

Dolayısıyla saçmalaya başlar…

 

Denek, terbiyesizlik, hadsizlik, edepsizlik dediğimiz şekillerde ilişkilere patlar.

 

Bunlar aynı sırtlanlar gibi sürü halinde yaşarlar. Çünkü tek başlarına güçsüz olduklarını bilirler. Dolayısıyla kendileri gibi ezikleri biraraya toplayıp grup olarak takılırlar.

 

Bunların arasına normal insanların karıştığı da görülür zaman zaman. Bunun genelde iki sebebi vardır.

1) duruma ayamamışlardır

2) bunlar da gizli eziktir ve kendilerinden daha eziklerle bir arada takılarak kendilerini iyi hissederler

 

Bu sürü kendilerinden daha başarılı buldukları diğer kadınlara iş ve sosyal hayatta eziyet etmeye çalışarak, mobbing uygulayarak, dedikosusunu yaparak kendilerini tatmin etmeye çalışırlar. Sürüden ayrıldıkları zaman kuyruğu kesilmiş kediye dönerler. Sadece grup içinde varlardır.

 

Şimdi böyle yazınca sanki tehlikeli bir köpek sürüsünden bahsetmişim gibi oldu. Değil… Dedik ya köpek de değil zaten, sırtlan!

 

Köpek bir asalet taşır, eğer gerçekten saldıracaksa sen sopayla da dursan karşısında saldırır. Mani olamazsın.

 

Sırtlan öyle değil. Bir diğerlerine bakar, “ben dalarsam bunlar da gelir mi” diye ölçer, senin zayıf durumda olup olmadığını ölçer, seni dişi keser mi kesmez mi ölçer, tüm bunlara göre “seni yiyebileceğini düşünüyorsa” saldırıya geçer…

 

Sonra sen buna bir hırlarsın… Kaçar… Ağlayarak… (iyk iyk iyk)

 

Ben haftada iki falan yaşıyorum bunu. Üstüme doğru bir taruz geliyor (sana da oluyordur illa, ne yazık ki biz azınlıktayız bunlar çoğunlukta) ben biraz hırlıyorum, çok da değil, hatta kimi zaman şakayla karışık…

 

Gidiyorlar…

 

Şimdi bunlar var… Doğada bunları imha etmenin yolu da gayet basit.

 

Ezilsin dursun sırtlanlar. Sen kendi halinin “daha da” fazlası olmaya devam edeceksin.

 

Daha güzel, daha sağlıklı, daha başarılı, daha mutlu, daha tutkulu…

 

Hiç oralı olmadan, aldırmadan, arada taruz tazelediklerinde şöyle bir topuğunla itekleyip aynen devam…

 

Onları da anlamak lazım (halden anlamak anlamında). Bir düşünsene, şu olsan hayatta;

 

 

Bunu;

kıskanmayacaksın da, bunun karşısında ezilmeyeceksin de ne yapacaksın?

 

Sırtlanlar aslanlarla ne takılabilir, ne başedebilirler ne de altedebilir…

 

Ay-nen devam….

 

Herkese mutlu ve bol kırmızı rujlu haftalar.