BÜYÜME ÖNCESİ

Karmaşık haller

Yarı büyümüş çocukla başetmek ne zor biliyor musun sevgili okur? Hayır ergenlik denen hadiseden bahsetmiyorum. Bunun bir tık öncesi. Ne ergen ne çocuk… Kendi kafası da bir dünya, seni de aptala çeviriyor…

 

Bir taraftan geliyor, sarılılıp öpüyor. Böyle bir çocuk, bir kedi, mırıl mırıl, bebeğin işte…

 

Sonra bir anda “ya sen gelme, sen karışma!” psikolojisi….

 

Sonra geliyor “annecim canım, oh mis gibi anne kokulum”….

 

Sonra “ellemesene, bıraksana”…

 

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi…

 

Hayır ben benim oğlumdan bahsetmiyorum (okur, mokur mazallah bir de onla uğraşmayayım şimdi)

 

Bir arkadaşım oğlundan yola çıkarak yazıyorum sana bu satırları sevgili okur. Bizde böyle bir durum yok ama bir arkadaşım yaşıyor bu durumu.

 

Ben de kendisine yardımcı olmak “baabında” bir köşe yazısı kaleme alayım dedim…

 

Hiç üstüne gitmiyoruz böyle zamanlarda. Kedi moduna aldıysa bir kedi gibi seviyosun. Çünkü belli ki o an sevilmeye, sevgine, kedi olmaya ihtiyacı var. Kafa orda, hormonlar öyle o anda.

 

Sonra birden vites değiştirebilir. Başlarda tekleyebilirsin ama çare yok alışacaksın.

 

“Elleme” diyorsa elleme işte… Zıtlaşmanın lüzumu yok.

 

Bir de endişe etme. Gayet normal haller bu haller. Büyüyor işte. Sen de şahitlik yapabiliyorsan bu değişik döneme ne ala…

 

Tadını çıkarmaya çalış. Mesela hala senden kısa ise resim çok bol bol elini omzuna atıp. Seni geçtiğinde bakar gülersiniz.

 

O kadar hızlı büyüyorlar o kadar çabuk geçiyor ki zaman.

 

Ne kadar görsen, ne kadar izlesen, ne kadar öpsen yanına kar…

 

Çocuklarınızla bir arada mutlu haftalar…

 

(kafiyeli bitti iyyyyy)