BU YOL İŞE GİDER

BU YOL İŞE GİDER

Peki ama nereden?

Son bir buçuk senedir Bahçeşehir dışında arabamı kullanmıyorum sevgili okur. Ya çalıştığım yerin ulaştırması (aracı ve şoförü) beni gideceğim yere bırakıyor ve gelip alıyor ya da kişisel şoförüm (kocam) ya da gönüllü şoförüm (kayınpederim) beni alıyor falan… Ben araba kullanmıyorum çünkü nefret ettim araba kullanmaktan (neredeyse her İstanbullu gibi). Bu 1.5 senede yollar, giriş çıkışlar o kadar değişmiş ki. Eğer bizzat arabayı sürmüyorsanız, isterseniz o yoldan elli kere geçin, dikkat etmiyor öğrenmiyorsunuz… Ya da ben öyleyim diyeyim…

Bugün herkes meşgul olduğu ve işverenimin ulaştırma imkanlarını kişisel işlerim için kullanamayacağım için, kendi arabamla (ve ne yazık ki kendim kullanarak) oğlumu doktoruna götürmem gerekti.

Neyi fark ettim hemen söyleyeyim. Ben, gayet kendi kendime konuşuyorum… Oğlum arkada uyuyor, ben kısık sesle müzik dinliyorum ve yeni giriş-çıkış-alt ve üst geçitli-viyadüklü-köprülü İstanbulumuzda bildiğim yerin yolunu, yeniden öğrenmeye çalışıyorum çünkü bir çıkışı geçtin mi bittin, kendini Afyon’da falan bulursun, öyle olmuş… Bu arada tabela sistemi muhteşem yani gerçekten, neredeyse tabelalarda sadece güzergâhlar değil apartman isimleri de yazacak, o kadar detaylı bir tabelama sistemi var… Kaybolmayalım diye… Kaybolmayalım tamam ama tabelaları okuycaz diye neredeyse Savaş ve Barış’ı okuyoruz gibi olunca, yol boyu okuma yapmaktan aynalara bakamıyoruz o nolucak???

Neyse… Şunu anladım ben hızlı okuyorum, ani kararları hızla verebiliyorum ve kendi kendime konuşuyorum…

  • Ne diyo orda? ….. Çekmeköy? ??? Ora nere ya?…. Aaa buraya kırmızı çiçekler ekmişler, iyi olmuş…..
  • Orası Ankara’ysa o zaman beennnn…. Sağ mı sol mu? Sağ mı sol mu? Sağ mı sol mu???? SOOOL diyorum sayın seyirciler……. S**tir yanlış oldu……
  • Bu ne ya??? Yeşil tabelaysa çevreyoluna gidiyoduk dimi? Nereymiş? Ayvansaray! … Hım… Dönsek mi? Dönelim sanki? Dönücem mi ne? Dön-Düm….. ………….. …………… Nerdeyiz ya uf!
  • Sarhan bak son kez söylüyorum, ben telefonunu çaldırıyosam açacaksın. Ölsem haberin olmıycak! Benden acil ne işin olabilir senin ki, ben ararken sen açmayabiliyorsun? Çocuğun yanımda, hastaneden dönüyoruz ben arıyorum, açmamak ne demek! Ya bana bişi olduysa ya Allah korusun bi aksilik varsa! Ha! Şimdi bu Ayvansaray tam olarak nereye düşüyor, ben buradan işe nasıl dönücem.………. Şöyle, sağda bir cami var…… Aman, tamam, bırak ben bulurum!
  • Her yer alışveriş merkezi! Her yerde bir alışveriş merkezi! Çok enteresan! Binalar fotosentez yapsa oksijen zehirlenmesi yaşıycaz burada! Öyle bir memlekette yaşıyoruz artık!
  • HAH! Çevreyolu! Budur! Ne diyo? Sağdannnn! E hani çıkış?? Geçtim mi ya! Hah burada! Hoooppp! İşte bu!……… ……………… ………… Ve bu yol, eve dönen yol oysa bizim işe gitmemiz gerekiyordu……… İlk çıkışı alıyoruz bu halde…………………. Ve o çıkış bu…………………. Aksaray mı? Nası ya?

İşe gitmeyi başardım. Atahan hayli uyudu dinlendi arkada. İşe geldiğimde vallahi sağ omzum tutulmuştu kendimi kasmaktan…

Gerekmedikçe, mecbur kalmadıkça araba kullanmama kararımda haklıymışım…

Ancak yollar bu kadar hızlı değişince bu memlekette hiç araba kullanmamışsınız gibi oluyor.

Çok sakat yani…