Ananem Anıtkabir’de

Ananem 86 yaşını devirdi sevgili okur. Saçlar açık ve kısa kesim, üzerinde lacivert döpiyes modeli bir ananedir. Ankara’daydız hepberaber ananemi ziyaret etmek için. Hazır gelmişken de oğlumu Anıtkabir’e götürmem gerekiyor. Ananem Anıtkabir lafını duyunca heyecanlanıp gelmek istiyor haliyle. Yürümekte zorlandığı için girişten tekerlekli sandalye alıyoruz ama çok gurur meselesi yapıyor. Bütün gezi boyunca surat astı,  gelen geçene sataştı. İnan kendi yaşlılığımı gördüm sevgili okur. Korkunçtu!

Ananem: Ben yürürdüm, yürüyemiyor muyum ki ben?

Ben: Yürüyorsun ananecim ama yok yere yorulma

Ananem: Nasıl yok yere terbiyesiz. Atamın huzuruna çıkmak yok yere mi?

Ben: Hayır o manada değil aşkım, olur mu?

Ananem: Sen beni hızlı sür şuraya doğru

Ben: Anane yokuş yukarı elimden geleni yapıyorum

Ananem: Hızlı, hızlı, şunların önüne geçelim bak

Ben: Niye, zorumuz ne?

Ananem: Şu kadından önce giricez!

Ben: Peki?

Ananem: Çabuk dedim

Ben: Höynk, höynk, höynk anane valla elimden geleni höynk…

Ananem: Çabuk!

İçerde;

Ananem: Sandalyemi çevir şöyle, hah, tam bu tarafa

Ben: …..

Ananem:(diğer ziyaretçilere) Sessiz olun Fatiha okuycam

Ben: Allahım, oku anane içinden, hır çıkarma

Ananem: Bunlar niye gelmiş buraya?

Ben: Başbaşa görüşmek isteyeceğini, bilmiyorlardı demek, ondandır, ehehe

Ananem: (anneme döneek) Leyla?

Annem: Evet anne?

Ananem: Sen bunu doğururken ağzına işemiş olabilir misin?

Annem: ….

Ananem: Böyle tam doğarken ağzına kaçırdın mı zevzek olur derler biliyosun

Ben: Öliyim ben şimdi ya, şuan öliyim

Annem: …..

Ben: Anne? Hayır de nolur! Bu travmayla yaşayamam

Ananem: (bana) Şöyle çevir sandalyemi. (elalemin kadınına) Kızım siz niye geldiniz?

Dışarda;

Ananem: Ben kendim inerim merdivenlerden

Asker: İnemezsiniz. Komutanlar kızıyor efendim, biz indiricez

Ben: Anane ne güzel işte şehzade gibi, daha iyi, bırak

Ananem: Hayır ben kendim inerim! (bana) Gir koluma

Asker: Müsade edemeyiz biz indiricez

Ben: Anane bak askeri makemelerde yargılanacaz şimdi otur şuraya iki dakka

Ananem: Ah Atam sağ olsaydın da görseydin

Asker: ???!!!!!

Ben: Yok çocuğum sen üstüne alınma, senle alakası yok

Ananem: Hızlı inelim o zaman, öndekileri geçelim

Asker: Höynk, höynk, höynk

Anıtkabir (en son on yaşında gitmiştim) çok değişmiş. Engelli asansörleri, etrafta yardım için uçuşan tertemiz görevli askerler, herşey dört dörtlüktü. Özellikle yaşlılara olan ilgi ve kibarlıkları inanılmazdı. Sandalyeyle köşeyi döndüğümüz anda nerden fırladığını bilemediğimiz askerler hemen merdiven rampalarını yerleştiriyor, geçmemize yardım ediyorlar. Birtek Atatürk’ün mozolesine gidişte sıkıntı var, onun dışında işi sıkı tutmuşlar gerçekten. İlgimi çeken bir diğer husus da içerde çok sayıda türbanlı bayan olmasıydı ki bu bence türbanlı bayanların çoğu hakkında ne büyük yanılgı içinde olduğumuzun en büyük göstergesiydi. Ancak 86’yı devirmiş ananem öyle düşünmüyordu elbette!

Ananem: Bunlar niye gelmiş?

Ben: Şiiişştt!!!!

Ananem: Çatla da patla der gibi bu kılıkla burda ne yapmaya gelmişler?

Ben: Anane ŞŞİİİİİŞŞŞTTT!

Ananem (çantasıyla bana vurarak): Sen kime şiişşt diyorsun doğurduğumun doğurduğu!

Ben: Anane allahını peygamberini seviyosan yapma nolur

Ananem: Seviyorum Allahımı da peygamberimi de, sevmem mi?

Ben: E tamam sus iki dakka o zaman

Ananem: O kadar çok seviyorum ki ispat için  gözlerime bakmak yeterli, pardesüye örtüye gerek yok

Ben: …..

Ananem: Gözüme bak gözüme, gözüme bak bi hele

Ben: Bakıyorum

Ananem: Bu gözler neler gördü bu gözler. Sen benim hayatımı yaz hayatımı

Ben: Yazarım anane, çıkalım yavaştan, bak bizimkiler bekliyor

Ananem: Atamla resmimizi çek öyle

Ben: Tamam

Ananem: Çiçek de çıksın…

Birara ikimizin de gözleri doldu;

Ananem: Atam, Şükran’ın küçük torunu Jandarmaydı, şimdi yanında

Ben:….

Ananem: (bana) Şu dil altımı bulsana çantamdan…. Şu kadın ne giymiş öyle? Ne renkler

onlar öyle? Edepsizleeeeeeer!

Ben: Yok anane o renkler değil

Ananem çok yaşlandı ama hepimizi parmağında oynatacak kadar da aklı yerinde. Sıkıntısı şu; bazı şeylerin ne zor elde edildiğini birebir görecek kadar uzun zamandır etrafta. Hani biz daha genç bir jenerasyon olarak, her konuda birtakım çözüm önerileri, açılımlar falan getirip duruyoruz ya. Buralara nerelerden geldiğimizi hatırlayanlar durumu hazmetmekte zorlanıyorlar sanırım! O yüzden bu ara asabi biraz ananem. Yoksa pamuk gibi kadındır.

Ananem: Leylaaaa, napıyo senin büyük kız çıt çıt iki saattir şu aletin başında? Kafam kazan oldu sesten valla!

Ben: ……