“SUS BE!”

Anneyi azarlamak?

Sevgili okur izin verirsen bu hafta sana son zamanlarda ziyadesiyle sık karşılaştığım, uzun uzun gözlemlediğim ve yine de kafamda anlamlandıramadığım bir anne modelinden bahsetmek istiyorum. O kadar çok karşılaşmaya başladım ki kendilerinden bahsetme gereği duydum çünkü belli ki bu bir “akım” ve ben bu akıma karşıyım.

 

Bu anneleri iki gruba ayırırsak, birinci gruptaki annelerin çocukları biraz daha küçük. Yaşları 8-9 gibi. Bu çocuklar yerli yersiz, olur olmaz, anlamsızca ağlıyorlar ve anneleri çaresizlikten perişan. En son şahit olduğum olayda çocuk yaklaşık yarım saat böğürdü, annesi susturmak için neler yaptı olmadı ve en sonunda rüşvet vermeye karar verdi (dondurma aldı) ve çocuk bir süre sustu. Sonra başka bir şey için tekrar ağlamaya başladı. Kadın tekrar çaresizlik içinde bir aşağı bir yukarı koşuyor, yalvarıyor, havlulara sarıyor (havuz kenarındaydık) kanter içinde… Çocuk susmuyor… Bunun üstüne kadın köfte söyleyip elleriyle çocuğa köfte yedirdi.

 

Çocuk şezlonga yattı, kadın çocuğu havlularla örttü, yanında diz çöküp 9 yaşında çocuğa elleriyle köfte yedirdi. Çocuk kollarını başının arkasında yastık yapıp yattığı yerde sümükleriyle birlikte köfteyi çiğnedi.

 

Şimdi bu anne muhtemelen kendisinin son derece sevgi dolu ve çocuğuna hassas bir anne olduğunu düşünüyor ama bu mudur?

 

Diğer gruptakilerin çocukları biraz daha büyük. Yaklaşık 10-13 yaş diyebiliriz. Bu çocuklar annelerini resmen it azarına basıyor.

 

“Sen anlamazsın!”, “Sen karışma be!”, “Sana ne be!”, “Sus be!”

 

Evet genelde erkek çocuklar ve annelerini ciddi azarlıyorlar. Ve anneleri ne yapıyor biliyor musunuz? Mesela ben kendi yaşadığım örneği söyleyeyim, annesi bana döndü ve gülümseyerek “ay bu hep böyle bu ara bana” dedi.

 

Gülümseyerek evet…

 

Şimdi bu anneler neden bu halde ben hiç anlamadım. Çünkü bu durumun “çocuk sevgisiyle” ilgisi olmadığı çok açık. Sanırım bir aşağılık kompleksi var. Kendilerini değersiz hissediyorlar ve bu şekilde muameleyi hakettiklerini düşünüyorlar. Sanırım bunu anne olmanın bir parçası kabul ediyorlar.

 

Şimdi ben bu annelere bir şey söylemek istiyorum izninizle;

 

Çocuklarımızın ağlayarak dediklerini yaptırmalarına, şımarıklık ve kaprislerine, hakaret ve azarlamalarına sessiz kalmak bizi “iyi anne” yapmaz.

 

Bu çocukların (özellikle erkek çocuklarının) kadınlarla ilişkilerini bu şekilde kurmaya alıştırırsak, bugün annesine “sus be!” diyebilen 11 yaşındaki çocuk yarın karısının ağzına bir tane çarpar ve biz buna sebep olan anneler olmamalıyız!

 

Ağlayarak istediğini yaptırmaya çalışan bir çocuğun ne okul hayatında arkadaşlarıyla, ne gençliğinde sosyal hayatta ne iş hayatında başarılı ilişkiler kurabilmesi çok mümkün görünmüyor. Kişilik-kimlik otururken, istediğimiz şeyleri elde etmek için, kibarca istemek, neden istediğimizi sebepleriyle düzgün cümlelerle izah etmek ve istediğimiz şeyi elde etmek için çabalamak gibi kavramları öğretmemiz çok önemli.

 

Çocuk büyütmek ve yetiştirmek çok ayrı şeyler sevgili okur.

 

Bazı annelerin çocuklarıyla kurduğu hastalıklı ilişkileri gözlemlerken kafamı duvarlara vurmak istediğim doğrudur.

 

Uyarmayı denediğim bir kaç tanesi de bozuldu küstü.

 

Sonra baktım ki bu kadınların kocalarıyla ilişkileri de benzer türden.

 

Kocaları bu kadınları azarlıyor, tersliyor ve bu kadınlar bunu yine mahcup bir gülümsemeyle geçiştirmeye çalışıyorlar. “Ay benimki de böyle kıskanç”…

 

Kadınların kendilerine saygılarını kazanmadan ne yaşadıkları hayattan ne yetiştirdikleri çocuktan kimseye hayır gelmeyecek bu kesin.

 

Bunu nasıl anlatıcaz, öğreticez hiç bilmiyorum ama…