ÇOCUĞA KÖTÜ İNSANI ANLATMAK

Çocuğumuzu nasıl koruruz?

Hafta içi “çocuğumuza yabancılara karşı dikkatli olmasını nasıl öğretiriz?” konusunu araştırdım. Özellikle son günlerde daha çok ön plana çıkan kayıp çocuk vakaları üzerine çok sayıda anne çocuğunu nasıl tembihleyeceğini düşündüğüne göre yardımcı olmak istedim. Daha önce de bu konuyu araştırıp bir yazı hazırlamıştım. Her ne kadar aklın yolu bir ise de insan yeni ve çok zekice bir kaç fikirle karşılaşmayı umuyor. Ancak görünen o ki pek fazla bir şey değişmemiş. Yine benzer uygulamalarla karşılaştım.

 

Yine de sizler için şöyle bir toparlayayım;

 

Çocuklarımıza yabancılara karşı dikkatli olmayı öğretirken bizim aile olarak dikkat etmemiz çocuğumuzu yetişkinlerden ve toplumdan ürker hale getirmemek, özgüvenini kırmamak. Bu sebeple onunla konuşuken “tüm yabancılarda kötüdür” değil “bazı kötü niyetli insanlardan uzak durmak gerekir” iskeleti üzerinden ilerliyoruz.

 

“Elbette herkes kötü değil. Büyükannen, büyükbaban, biz seni çok seviyoruz, öğretmenlerin çok seviyorlar. Ancak şunu hep hatırla, nasıl doğada iyi köpekler var saldırgan köpekler var, insanlar da böyle, bazı insanlar kötü niyetli olabiliyor ve sen bu insanlara karşı dikkatli olmalısın”.

(Hayvanseverler lütfen kızmasın. Çocuklarla konuşurken hayvanlı örnekler daha kolay anlamalarını sağlıyor)

 

Çocuğa kötü niyetli kişileri sadece dış görünüşe göre değerlendirmemeyi öğretmemiz gerekiyor. İstatikler çocuklara zarar veren kişilerin çoğu zaman tanıdık, tanıdık değillerse de iyi giyimli, hoş görünümlü kişiler olduğunu gösteriyor. Demek ki dış görünüş ya da tanıyor olmak aldatıcı. Peki ne olacak? Çok uçuk gibi gelebilir ancak çocuk psikiyatrları çocuklarının üçüncü gözünün yetişkinlere göre daha açık olduğu konusunda hemfikir. Eğer çocuğun özgüvenini kırmazsak içgüdüleri ona doğruyu söyleyecek.

 

“Daima önce kendine güven. Sen çok zeki ve akıllısın. Karşındaki insanı tanıyor bile olsan içinde bulunduğun ortam, yaptığınız konuşma seni huzursuz ediyorsa, kendini kötü hissediyorsan, sana bir şeyler yanlış geliyorsa mutlaka hızla oradan uzaklaş”.

 

Çocuğa vermemiz gereken en önemli bilinç;

 

“Bu senin vucudun. Sen sensin. Senin kararların, senin düşüncelerin önemli. Hiç kimse vücuduna hoşlanmadığın, rahatsız olduğun, kendini kötü hissedeceğin şekilde dokunamaz. Ve hiç kimse senden bir başka vücuda ya da ona dokunmanı isteyemez. Sana kimse ‘bana dokun’ diyemez”

 

Şimdi burada biraz durup açalım; sapıklar ikiye ayrılıyor. Birinci grupta çocuğa zarar verip öldürenler, ikinci grupta çocuğu kandırarak uzun süre -bedenine zarar vermeden- taciz edenler. Çocuğu sadece kaçırılma, alıkonulma haline karşı değil, çocuğun vücuduna dokunmadan ancak kendisine dokundurtarak zarar veren sapıklara karşı da uyarmak gerekiyor. İşte tam da bu nokta da “Sana ‘bana dokun’ diyemez” çok önemli ve altı çizilmesi gereken bir açıklama oluyor.

 

Basit ama en sık kullanılan ve ne yazık ki yıllardır işe yarayan yalanlara karşı çocukları tekrar tekrar uyarmak gerekiyor.

 

“Eğer sana şeker, çikolata, oyuncak vereceklerini söylerlerse inanmayacaksın, kabul etmeyeceksin, hızla oradan uzaklaşıp en yakın yetişkine haber vereceksin”.

 

“Eğer sana kedisini ya da köpeğini kaybettiğini aramak için yardım edip edemeyeceğini sorarsa asla kabul etmeyeceksin, hızla oradan uzaklaşıp en yakın yetişkine haber vereceksin”.

 

“Eğer tanımadığın bir insan seni isminle bile çağırıp, seni bana ya da babana getireceğini söylerse ……..

 

Şimdi burada iki alternatif var. Ya yine hızla uzaklaş diyeceksiniz, ya iş yaşamınız sebebiyle çocuğunuzu zaman zaman bir çalışma arkadaşınız vs alıyorsa aranızda bir parola belirleyeceksiniz ve çocuğunuzun bu kişiye parola sormasını isteyeceksiniz. Size kalmış.

 

Burada isim konusunda bir uyarıya geleyim hemen. Okuduğuma göre yurtdışında sosyal güvenlik uzmanları ailelerden çocukların isimlerini giysi ve çantalarına görünür şekilde YAZMAMAYI özellikle istiyor. Yabancıların çocuğa sanki bir aile dostu gibi, ismiyle seslenerek yaklaşmasının önünü kesebilmek için bu çok önemli.

 

Aynı şekilde üzerinde isim yazan kolye ve bilezikler de takmamalarında fayda var.

 

Çocuğa cep telefonu vermek (yaş uygunsa), cebine düdük koymak, etraftaki komşu evlerin yerlerini göstermek de öneriler arasında.

 

Yine kaynaklardan okuduğum bu uyarıların tekrar tekrar ve ısrarla çocuğa yapılması, bir kere anlatıp geçilmemesi üzerine…

 

Toparlayabildiklerim böyle. Allah hepimizin çocuklarını, tüm çocukları korusun gözetsin.

 

Ancak biz çok uyanık olmak ve elimizden geldiğince çocuklarımızı koruyup kollamak zorundayız.

 

Lütfen “bişi olmaz” deyip geçmeyin olur mu?

 

Mutlu haftalar…