KADIN OLMAYI SEVMEK Bu yazım tüm kadınlara Bu yazım 35’ini geçmiş tüm kadınlara, 38 grubu ben ve benim gibilere, 40+ Ayşem ve Şuleme, Ara ara “yaşlanıyoruz” yapan Figenime, Buna ben dahil bir sürü arkadaşım dahil elbette… 35 yaşını geçmiş tüm okurlarıma 🙂 Size 🙂 Kurban olsunlar bize, Sakın! Sakın…. Önce bunu okuyun: KADIN DEDİĞİN Şimdi […]
İyi değil derler ama iyi… Bir tuhaf huzur içindeyim. Hani (Allah korusun) ölüm öncesi iyiliği derler ya, öyle gibi. Aslında benim tipimde birisinin belki de çok rahat edemeyeceği bir yerde çalıştığım düşünülebilir. Sakin, ağır başlı, derin, sessiz, zarif… Biraz snob hatta… Ben öte yandan daha tuhaf, garip bir mizah anlayışı olan, bağıra bağıra gülen, […]
KÜTÜPHANE Anneler paylaşıyor! Boyut’un Kültür Ürünleri Danışmanlarından Rukan Bozkuş harika bir e-posta göndermiş bana. Okuyup bitirdiğimiz ve bir kenarda tozlanmakta olan eğitici kitaplar var ya, hani bebeğimiz büyürken aldığımız ve artık (büyüdükleri için) zamanı geçen, kullanmadığımız… Rukan diyor ki; “okurlarımızı bir araya getirelim, kitaplarla işi bitenler yola yeni çıkanlara destek olsunlar.” Şimdi sevgili anneler yapacağımız […]
Bu Pazartesi günü yazım biraz gecikti biliyorum. Açıkcası bu yazımı bu kez yeni yerde, www.anneboyutu.com da yayına almak istedim. Orada da aynı burada olduğu gibi profilinizi oluşturup kendi fotoğrafınızla yazımın altına yorum yazmanız mümkün. Anne boyutu şuan BETA çalışması aşamasında, yani bir nevi “test yayını” ancak biz normal yayındaymışız gibi haber akıtıyoruz, köşe yazılarını güncelliyoruz, […]
Ben giderken; Elimde nasıl kullanacağımı bile çözemediğim bir Facebook sayfası vardı. Ben giderken; Elimde ne portala dönüştürülmüş bir “blog”, ne altımda üstümde dönen reklamlar ne de yanım sıra taşıdığım reklamcım (emlakçıdan devşirme reklamcı) vardı. Ben giderken; Önceden “TV programları, dergiler, gazeteler” projelendirememiş, “yolculuklar, kongreler” organize edememiş… Okur bilgilerini, maillerini toplayıp alıp, yola öyle “yeniden” başlayamamıştım. […]
İlk kitabımı yeni çıkarttığım zamanlar. İşimi adabıyla yaptığım için (yayınevlerini gezmek, haber beklemek ve gerçekten bir yayınevinin kitabımı basmayı istemesi vs.) başarıyı bileğinin hakkıyla kazanan herkes kadar kendimle gurur duyuyorum. Yarı deli geziyorum hatta… Bir yazar için büyük onurdur kitabının çıkması. Elbette benim yaptığım şekilde hakkıyla yapıldıysa. Yoksa “Ay Işığı Yayınları” diye bir firma kurup […]
Yazı okurken kulağınızda yazan kişinin ses tonunu duymanız ne hoş değil mi? Şunu demek istiyorum; ses tonunu, konuşma şeklini, kelimelere yaptığı vurguları bildiğiniz insanın yazdığı yazıyı okumak çok keyiflidir. Hele yazan üstad takımındansa, o yazıyı okuyan başka bir okurdan daha fazla tad alırsınız siz. O yüzden tanıdığım insanların yazılarını okurken kahve içmeyi çok severim. Kahve […]
Bazen kafam duruyor benim. Algı sıfırlanıyor, beyin hücrelerim donuyor, özetle salaklıyorum. O anda birisi bir şekilde bana ulaşmaya çalışıyor mesela, bir data sunuyor. Misal bir söz söylüyor ya da bir şey istiyor ama heyhat! Bilmiyor ki benim tüm algılarım kapanmış, yaşamsal faliyelerim kendini kızağa çekmiş, bakıyorum, okuyorum ve hatta duyuyorum ama proses edemiyorum. Beni eski […]
Sabah dergiye gelirken deli bir trafik yaşıyorum. Cem Ceminay ve Bonbon olmasa, bu kadar kısa mesafeyi 1,5 saatte ancak aşabildiğim için kendimi gişelere asmam an meselesi. Onların sayesinde hem yol daha az stres yaratıyor hem de bazen bana yazı konusu çıkıyor. Bugünkü konuları; nasıl erkekler yakışıklıdır? Öyle zor, öyle kişiye göre değişen bir durum ki. […]
Diriliş (Rusçası: Voskreseniye) Lev Tolstoy’un 1899′da yazdığı üçüncü kitap. Konusu: İnsan ruhu, vicdan ve inanç üzerine. Tolstoy ruha, insan fıtratına, her şeye rağmen dirilip doğruları yapmanın mümkün olup olmadığına dair yazıyor bu kitabı. “Her şeye rağmen” “İnsan fıtratına rağmen” İnsana rağmen, insan için adaletli olmaya çalışmak ve bunu yaptıkça yalnızlaşmak… Adam 1899′da yazmış değişen bir […]
