Çok fena hamile!

Her obsesif kontrol delisi gibi, evlendiğim anda kaç yaşında doğurmam gerektiğini projelendirdim. 25 yaşında evlendiğim için dört sene kocamla keyfime bakıp, 29 yaşımda doğurmam gerekmekteydi. 29 olduğumda da ön hazırlıklara başladım. Ortada fol yahut yumurta yok. Ben kadın doğum uzmanından topa girdim. Kullanmam gereken vitaminler, malzeme sağlıklı gelsin diye baba adayının kullanması gereken vitaminler, yenilecekler, […]

Kuyruk sokumu!

Çok uzun zamandır içimde mücadelesini verdiğim bir konu var. Etrafıma fikir soruyorum, annem, kocam, arkadaşlarım, herkes birbirine yakın yorumluyor durumu. Yani özünde çok da benzemeyen insanların dahi, yine birbirlerinden habersiz hemfikir olduğu nadir mevzularımdan bir tanesi. Oğlumun ismini vücuduma dövme olarak yazdırsam mı, yazdırmasam mı? Ve cevaplar üç aşağı beş yukarı aynı: “Mehtap düş şu […]

Her ölümlü çaresiz kalır

Herhalde artık benim “direnişçi” bir kadın olduğumu söylememe gerek kalmamıştır. Zaten “her sanatçı gibi” duygularını uç noktalarda yaşayan bir insanım, bir de son zamanlarda sizlerden aldığım gazla yüzümün yarısını maviye boyayıp sokakta “fıriiidıııımm”* diye bağırarak koşmuyorsam, bilin ki gerçekten koca sözü dinlediğim için. Ancak her ölümlü gibi benim de karşısında çaresiz olduğum insanlar var. Kayınvalidem […]

AHTAPOT GİBİ!

Bazen gerçekten ama gerçekten, kendimi bir duvardan diğerine vurmak istiyorum. Hani ahtapotu köpürene kadar taşa vurarak yumuşatma metodu vardır ya (adı yumuşatma olan bir yöntem bu kadar sert olsun, inanılır gibi değil) ben de kendimi köpürene kadar duvarlara çarpmak istiyorum. Pazar kahvaltısı yapıyoruz, bir yandan da sünnet düğünümüzü organize ediyoruz. Düğünü biz organize etmiyoruz aslında, […]

Bana göre bu mevzu bitmiştir ancak..

Ben giderken; Elimde nasıl kullanacağımı bile çözemediğim bir Facebook sayfası vardı. Ben giderken; Elimde ne portala dönüştürülmüş bir “blog”, ne altımda üstümde dönen reklamlar ne de yanım sıra taşıdığım reklamcım (emlakçıdan devşirme reklamcı) vardı. Ben giderken; Önceden “TV programları, dergiler, gazeteler” projelendirememiş, “yolculuklar, kongreler” organize edememiş… Okur bilgilerini, maillerini toplayıp alıp, yola öyle “yeniden” başlayamamıştım. […]

NE ZAMAN DURACAĞINI BİLMEN İYİDİR!

İlk kitabımı yeni çıkarttığım zamanlar. İşimi adabıyla yaptığım için (yayınevlerini gezmek, haber beklemek ve gerçekten bir yayınevinin kitabımı basmayı istemesi vs.) başarıyı bileğinin hakkıyla kazanan  herkes kadar kendimle gurur duyuyorum. Yarı deli geziyorum hatta… Bir yazar için büyük onurdur kitabının çıkması. Elbette benim yaptığım şekilde hakkıyla yapıldıysa. Yoksa “Ay Işığı Yayınları” diye bir firma kurup […]

Sauna olayı bana ters!

Sevgili okur biliyorsun seni kıracağıma kafamı kırarım. Gün içinde gerek cep telefonuma “yazı yazsana” diye gerek Facebook’dan “Mehtap hadi ama” şeklinde gelen tehdit ve ricaları yerine getirmek üzere vaziyet almış bulunuyorum. Pazar günü kendi kendime dedim ki “üzerimde stresi atmam lazım”. Sonuçta kabul edin, gayet stresli bir dönemin ardından, her şeye yeni baştan başlamak kolay […]

Bizi “aydınlatacaklar” Sarhan!

Yıl kaç bilmiyorum, Sarhan’la yeni evliyiz, yalnızız, Amerika’da Rhode Island’da yaşıyoruz. Her şeyi ya çok ya da büyük olduğu bu memlekette, az bir şey sersemlemekle birlikte, gayet iyi idare ediyoruz vaziyeti. Sarhan zaten dünyanın her yerine uyum sağlayabilen, her yerde yaşayabilecek garip bir canlı. Ben daha tutucu olmakla birlikte, Amerika’da kendime farklı eğlenceler bulmakta sıkıntı […]

U Dönerim….

Yapmam gereken son derece basit bir şeydi aslında. Evden çıkıp, bana son derece yakın bir notere gidip, evrak hazırlatmak… Bu yani… Sarhan beni tembihledi; Sarhan: Bak, hadisesiz git, gel tamam mı? Lütfen. Tamam mı bebeğim? Lütfen. Ben: Çok ön yargılısın sen bana karşı. Neden böyle? Sarhan: Bak bişey demiyorum. Sadece lütfen, hadisesiz git. Zaten iki […]

YENİ BİR İŞ…

Yeni iş yeni maceralarla geliyor haliyle. Bir de bu sefer ağır oturaklı yayınevi ortamına patlamışım ki… Gerçekten…  Benim Newsweek Türkiye maceralarımın benzerlerini yaşayacakmışım gibi görünüyor. Yayınevlerinin bir ağırlığı vardır ki Boyut, Can, Epsilon, İş Bankası Yayınları… Bunlar gerçekten yayın sektörünün en ağır markaları. Ancak “medya” dünyasından çok farklı tarafları var. Mesela ağır oturaklılar, mesela içerde […]