Fala inanma falsız kalma

Fal, falcılık, su, kahve, bırt, cırt… Bunlardan bahsetmiyorum, hatta korkarım. Mümkün olduğunca uzak dururum çünkü birisinin kalkıp bana “Biliyor musun, çok sevdiğin biri öleceeekkkk” deme ihtimali bile beni bu tip kişi ve “kurumlardan” uzak tutar. Bir de her ne kadar belli etmesem de (saç, baş, makyaj) Allah korkusu olan bir insan olarak, ne bileyim, geleceği […]

İlk yarı yıl travmaları

Korkma sevgili okur, karne yazısı yazıp seni bayıltmayı ben de istemiyorum. Eminim ziyadesiyle karnesi zayıf gelen çocuklarınızı kırbaçlamamanız gerektiğini okumuşsunuzdur. Ancak biten dönemin ardından elde ne var hesabı da yapmamız lazım birlikte. Çoğunuz biliyor, bu sene oğlumu Fransızca ağırlıklı eğitim veren ve okulda uyulması gereken kuralları bize kitapçık halinde takdim eden, hayli disiplinli bir okula […]

Kehanet Gerçek Oldu!

Erkeklerin üreme ve işeme prosesinde kullandıkları organlarıyla özel bir ilişkileri olduğunu anladığımda ilkokul 4 ya da 5. sınıftaydım. Annemin çoğu zaman bana dediği gibi; “Senin aklın yok mu?” dediğim sınıf arkadaşım ağzından leblebi tozu püskürterek “Vaaar” deyip kel alaka bir bölgeyi işaret ettiğinde durdum… Ve her normal çocuk gibi “ehihehehi” deyip gülerek kaçmak yerine (o […]

Garip Telefon Konuşmaları

Hayatımda telefon konuşmaları büyük önem taşıyor. Bak sevgili okur, ben mimik ve jest kullanabildiğim yüz yüze ilişkilerde dahi sorun üzerine sorun yaşıyorum. O halde dur ve düşün. Çok acayip bir iş temposu, halinden çok memnun okurlar, hiç memnun olmayan okurlar, yazılması gereken yazılar, çözülmesi gereken röportajlar, toplantılar, organizasyonlar, kampanyalar, yardım işleri, devlet işleri, verilmesi gereken […]

Yeni Cephe: Hukuk!

İş hayatı biraz da resmiyet demek öyle değil mi sevgili okur? Adap, yol, yordam bilmek, ağzından çıkanı duymak demek. Tamam, bizim sektör devlet dairesi gibi değil, hani arz-talep sistemi daha özel sektörel ilerliyor ancak yine de resmiyet yapmamız ya da “ağır abla” takılmamız gereken anlarda yok değil. Ben de elimden geleni yapıyorum bu hususta. Cidden… […]

Defne Joy Foster’ın Oğlu Can’a Mektup

Bir şeyi ilk nasıl öğrenirseniz hep öyle hatırlarsınız. Bu yüzden, üzerinden defalarca “geçilmiş” ve “görülmüş” gündem konularından yazmamayı tercih ediyorum. O konuda ya ilk gün yazacaksın, baktın “çiğnendi” duracaksın. Sen “görmeyeceksin” o haberi. Kimi okur senin durumu umursamadığını düşünür kimi konu hakkında çok radikal fikirlerin olduğu için görüşünü kendine sakladığını. Oysa basit bir şekilde, duruyorsundur […]