ÖMÜRLER GEÇİYOR

Kendimi ne kadar yorgun hissettiğimi anlatamam sevgili okur. Bahardan mı yoksa zamansızlıktan mı bilmiyorum ama yorgunum bu ara.  İnsan zaman zaman ne kadar basit konularda bile ne büyük mücadeleler verdiğine bakıp psikolojik olarak da yoruluyor sanki. Bir de –özellikle büyük şehirlerde- bir yerlere yetişmeye çalışmak, zamanında bir yerde olabilmek başlı başına bir iş, planlama. Buna […]

TRAVMA SONRASI NE YAPMALI?

Sana yardım etmek istiyorum sevgili okur. Terörü durduramıyorum, canlı bombaları yakalayıp tutuklayamıyorum, Tak’lara Tuk’lara mani olamıyorum, Jöh’leri, Pöh’leri kontrol edemiyorum, ülkeye huzur ve barış getiremiyorum. Bunlar benim işim mi? Değil elbette ve işi bu olanlar ne yapıyor bilmiyorum. Tahmin ediyorum ki Hidayet bu hususlardaki değerli görüşlerini ilgili makamlarla paylaşıyordur. Muhakkak her şey hızla hallolacaktır, o […]

LEVEL OF İNSANLIK (indirimde)

Bu sefer sana uzun zamandır dikkatimi çeken ve birkaç arkadaşımla da üzerine konuşup birlikte “pes valla” dediğimiz bir husustan bahsetmek istiyorum sevgili okur. Level of İnsanlık hususu. Yani bir insanın insanlık seviyesini neyle/nasıl/nereden ölçeriz. Başlayalım:   Bizim çocukların yaş seviyesi: Kafasına göre arkadaşlarıyla program yapma ama anne/baba olmadan bu programa gidememe seviyesi. Yani büyüyorlar, kendi […]

DİYANETİN İŞLERİ MEVZUSU

Bu haftaya hepimizi dehşete düşüren “Diyanet İşleri Başkanlığı, fıkıh sitesi soru ve cevapları” mevzusuyla başlayalım mı?   Bilmeyenler için; birisi fıkıf sitesine babaların kız çocuklarını erotik bulmasının sakınca yaratıp yaratmayacağına dair bir soru soruyor, orada soruları cevaplamakla vazifeli ahlaksız “sakınca olmadığını” söylüyor. Konu bu ve hiç sürreal değil. Türkiye’de ki pedofil, ensest ve çocuk pornosu […]

Ananem Anıtkabir’de

Ananem 86 yaşını devirdi sevgili okur. Saçlar açık ve kısa kesim, üzerinde lacivert döpiyes modeli bir ananedir. Ankara’daydız hepberaber ananemi ziyaret etmek için. Hazır gelmişken de oğlumu Anıtkabir’e götürmem gerekiyor. Ananem Anıtkabir lafını duyunca heyecanlanıp gelmek istiyor haliyle. Yürümekte zorlandığı için girişten tekerlekli sandalye alıyoruz ama çok gurur meselesi yapıyor. Bütün gezi boyunca surat astı, […]

Travmalar ve dejenere küçükler

Benim jenerasyonumdan anne-baba olanlar şanssızlar hakikaten. camdan iple sallandırılan zeytinli, domatesli ekmekle öğün geçiştirme hakkı olan, emzik şeker ya da leblebi tozuna alerjik reaksiyon göstermeyen, geçirdiği geçireceği en “ağır” travmayı üzerine atılan ceyo terlikle tedavi edebilen bizim jenerasyon, dörtte dört alerjik, sürekli kabız ve Sünger Bob CD’si çizildiği için travmaya giren çocuklarıyla geçinmek durumunda kaldılar. […]

O kadın “gelirken ekmek al” dedi mi kocasına?

Yaşadığımız kasabanın tek şeritli ara yoluna girmemle, ayağımı yavaşça gazdan çekiyorum. Dışarısı serin ama yine de penceremi açıyorum. Sonbahara ait masumiyet tenime dokunsun, saçlarımı sevsin… Az sonra, sol tarafta kütüphaneyi göreceğim. Bu kasabaya ilk geldiğimde –çok seveceğimi tahmin ettiği için belki- belki de bana dost olsun diye, taze kocamın bana ilk gösterdiği yere. Bugün hala […]