TUTKU (kısa öykü)

    GÜN1   “Delirmiş o” diyorlar, buraya kaçtığım günden beri anırmaları eksildi kulaklarımdan. Anlamadığı her şeye karşı çıkan bu fazladan doğmuş hayat çıkıntıları beni neyle yargılıyorlar. Delirmek şuurumun daha fazla açılmasıyken bence ve ben her geçen gün kendimi daha fazla tanırken burada, bu kimselerin olmadığı yerde onlar uzaktan uluyan köpekler gibi seslerini duymasamda kendilerini […]

SOLUKSUZ (kısa öykü)

  Senin kabusunda hoyrat bir çığlık var…Bir mubasır gibi heryerde kulağına yapışıyor…   Yılmaz Karakoyunlu   ***   Karanlık…   Karanlığı ve öfkesinden böylesine korktuğum bir başka kış hatırlayamıyorum. Yine sıkıntıyla ve ter içinde çırpınarak uyanıyorum bölük pörçük uykumdan. Terden ıslanmış geceliğimin yakasından gelen kesif nem kokusu içimi buruyor, midem bulanıyor. Yıkanmam gerek belki de […]

KENDİNE SAYGIN OLSUN!

Şimdi sana bir şey anlatmaya çalışıcam sevgili okur. Tabi tecrübeyle sabit, sen “arka planın” (yazar burada background vurgusu yapar popo değil) ne kadarsa o kadar anlayacaksın elbette ama ben yine de anlatmaya çalışıcam. Çünkü yazarların işi de bu. Bunu yapıyoruz biz de.   Yolda gidiyorum, kafamı az bi çevirdim, neredeyse kaza yapıyordum. Geçtiğim yol boydan […]

ANNELERİMİZDEN NE ÖĞRENDİK?

Bunu yazmışım. Uzun zaman önce… Anneler günü için sanırım. Bazen dönüp eski yazılarımı tekrar paylaşmayı seviyorum. Yazarlık başla işler gibi değil. Her yazımızda emek var (benimkiler öyle en azından) her satırda bir miktar beyin hücresi bırakıyoruz (bazılarımız). Bu yazımı da hayli uzun zaman önce bir anneler günü vesilesiyle yazmışım. Sonrasında benzer tat taşıyan yazılar görmüşsek […]

KARAKTERİN OLSUN

Sosyal yaşam içinde mecburen aklımıza yatmayan, bize uymayan bir takım insanları tolere ediyoruz değil mi? Misal bir ahbap/tanıdık, bişi… KÖTÜ bir insan değilse, çok bizim kalemimiz olmasa da bir selam sabah esirgememe noktasında tutuyoruz ya da bir kahve içiyoruz değil mi? Ben yapıyorum bunu. Kötü bir insan değilse eğer karşımdaki ve bir kahve içelim mi […]