SAĞLIK VE DOKTOR İŞLERİ

Sevgili okur merhaba. Sana bu hafta başıma geleni anlatayım ben. Özel bir mesele aslında ama  olsun. Ben bu özel meselemi sana anlatayım ki benim başıma gelen senin ya da sevdiklerinin başına gelmesin. Beni de tutuklamazlar inşallah tabii. Hadi başlayalım.

Ben geçen haftalarda çok hafif bir rahatsızlık yaşadım. Ama çok basit bir şey. Hani bir takım ilaçları eczaneden kendimiz alabiliyor olsak kendim çözeceğim. Basit, düşük mg’lı ve kolitimi azdırmayacak ilaçlık bir iş ve ben biliyorum bu hangi ilaç. Çünkü yaş 50’ye geliyor, insan ne kullanıp ne kullanamayacağını biliyor dimi?

Neyse yakındaki bir özel hastaneye gittim. Konuyla ilgili doktoru buldum. Nurdan diye bir kadın doktor. Bana öyle dediler yani. Nurdan Hanım var dediler ve ben ona randevu aldım. Ve fakat karşıma Nurdana hanım çıktı. Lübnan asıllı bir kadın… Derin bir nefes aldım. Ve şikayetimi +kronik hastalıklarımı + ilaç alerjilerimi + kolit durumumu + yasaklı ilaçları + ihtiyacımı kendisine tane tane, düz ve duru bir Türkçe ile, abartılı kelimeler kullanıp kafasını karıştırmadan izah ettim. Bana bir ilaç yazdı. Kendisini bir kez daha kolitim konusunda uyardım. Kararında ısrarcı oldu. Benim salaklığım onu dinlemek ve hemen o anda orayı terk etmemek oldu tabii. Ne güveniyorsun elin “doktoruna”. Neyse ilacı aldım ve tabii ki kolitim açıldı. 

İnsanın başına bir felaket geleceği zaman aklının üstü örtülüyor. Kadına tekrar gittim ve durumu söyledim ve bana dedi ki ‘haa o zaman iğnesini vereyim ki bağırsaklarına etki etmesin’. 

Ben de gittim mal gibi iğnesini oldum ve ne oldu? Hastanelik oldum tabii. Benim gastroentoloğum ki yıllardır, yıllardır ona gidiyorum, çok kızdı. Niye bana sormadan ilaç alıyorsun dedi. Bir ilaç bir insana dokunuyorsa o ilacı gözüne de damlatsan, iğnesini de vurulsan, hapını da yutsan dokunur dedi. Bu gittiğin insan bunu sana nasıl söyler hadi o söyledi sen zeki bir kızsın bilmiyor musun bunu dedi. Dedi de dedi. Dedi de ne oldu? Bana olanlar oldu sonuçta. 

Neden? Evet tıp eğitimi almamış ben yeterince tıp bilgim olmadığı için hatalı olabilirim. Peki tıp eğitimi var diye hasta baktırmaya başladıkları bu baytarların sorumlusu kim? Bu insanlar kim? Bu insanların diplomaları kontrol ediliyor mu? Gerçekten doktorlar mı? Ne biçim okullardan mezunlar? Bu okulların denkliği var mı?

Sevgili okur, sonuçta benim oğlum da yurt dışında tıp fakültesi okuyacak ama arkadaş, yurt dışı var “yurt dışı” var? Bu insanlar nerelerden, hangi okullardan geliyorlar burada hasta bakmaya başlıyorlar? Burada ayrıca bir farmakoloji eğitimi alıyorlar mı? Buradaki ilaçları tanıyorlar mı? Yani bu insanlar çölde yazdıkları ilaca burada gerek olmadığını burada daha iyisi olduğunu biliyor mu? Bu ona öğretiliyor mu?

Bizim doktorlar gidiyorlar, haklılar da gitmekte. Peki, burada bize doktor diye getirdikleri bu insanlar ne ayak sevgili okur? Sorum bu benim! Benim defalarca uyardığım halde bağırsağımı yardırıp kanatan bu insan gerçekten ne çeşit bir doktor?? Çünkü ilaç yazıyor. Hadi ben kenarından döndüm dönemesem ne olacaktı? Bağırsağım delinse ne olacaktı mesela?

Şimdi sevgili okur. Hastaneler de uyanık. “Yabancı” doktorların isimlerini Türkçeleştiriyorlar. Baktın böyle bir durumla karşı karşıyasın kaç. KAÇ! Ha, karşında Harvard Medical School’dan mezun bir Amerikalı doktor varsa bir şans ver. Ama sanmıyorum ben. Biliyoruz neyle karşılaşacağımızı değil mi? Bu sebeple uyanık ol. Hiç “aman şimdi ırkçılık derler” falan gibi inceliklere gerek yok. Canına susamadıysan kaç. Çünkü dünyadan haberleri yok. Seksenli yıllardan kalma ilaçları yazıyorlar. Bizim doktorlar diyor ki “bu ilaçlar hala piyasada ama biz bu ilaçları kullanmıyoruz artık faydasından çok zararı var” diyorlar ama onlar yazıyor. Daha iyisini bilmiyorlar.

Durum bu sevgili okur. Aman dikkat. Şimdi uzanıyorum ben yorgunum biraz. Sende kendine iyi bak. Aman dikkat canım benim. 

Sağlıklı bir hafta dilerim.

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 18 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server’lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap’lı adreste yazılarımı güncelliyorum)