ÇOCUK BAKMAYA ÜŞENMEK

Zor gelecekti madem

Sevgili okur selamlar…

‘Toplum mühendisliği’ olayından vazgeçtim biliyorsun. Kendimi “bırak sarhoşu yeliyle devrilsin”, “herkes ne hali varsa görsün”, “az bile oluyor beter olun” moduna alalı az olmadı aslında…

Ve fakat, yine de yazılması gereken köşe yazıları var ve bu da bana zaman zaman “bi toparlanın la” deme vazifesi de yüklüyor  (malesef).

Neyse…

Haftasonu ailecek akşam yürüyüşü yapıyoruz. Biraz hava alıp, tatlı bir şey yiyip eve döneceğiz. Eve dönerken hayli popüler cafelerden birinin açık kısmında bizim sitedeki bloklardan birinde oturduğunu bildiğim, sıklıkla da karşılaştığım bir kızı gördüm.

Biraz başa saralım.

Bu kız çocuğu dershaneye falan tek başına gidiyor. Benim oğlumla yaşıt, yani 12 yaşında. Onu sıklıkla gideceği yere yürüyerek, tek başına gidip gelirken gördüğümden, her seferinde, “kız çocukları ne kadar aklıbaşında oluyor”, “aferin kıza ya nasıl gidip geliyor kendi kendine”, “valla bu kızlar daha çabuk olgunlaşıyor”, “ya helal olsun bu kıza” şeklinde düşünüp kendi kendime çocuğu tebrik ediyorum falan. Gülümseyerek selamlaşıyoruz…

İşte bu kızı bir cafenin açık kısmında, yüzünde hayret edilesi abartılıkta bir makyaj ve kırmızı (evet kırmızı) rujla, yanında aynı şekilde görünen bir kız arkadaşıyla ve sigara içerlerken gördüm.

Öyle bir bakakaldım ki sevgili okur, sigaraya mı şok olayım, makyaja mı şok olayım, akşam 23:00 sularında 12 yaşında iki kız çocuğunun yalnız başına sokakta olmasına mı şok olayım…

Biran yanına gidip “kızım sen kafayı mı yedin” deyip, kolundan tuttuğum gibi masadan kaldırıp, annesine babasına götürmek istedim. Gerçekten ve samimiyetle yapmak istedim bunu.

Yazının bundan sonraki kısmını benim “muhafazakar” bir insan olmadığımı, gayet Cumhuriyetçi ve demokrat bir insan olduğumu, Atatürk ilke ve Inklaplarına saygılı olduğumu, kimsenin yaşam şekliyle meselem olmadığını ama zaman zaman (işimin de fıtratından) eleştirel yazılar da yazmam gerektiğini aklınızda tutarak okuyun.

Yani, kimseye “evinizin kadını olun, kızlarınızı da kuran kursuna yollayıp 15 gibi evlendirin” demiyorum (zeka seviyesi malum okura uzun uzun izah etmek gerekiyor yoksa beni twitter’da protesto edip adıma #ölartıksenmehtap falan diye ‘heşteg’ açıyorlar).

Aile kurumuna bir haller oldu sevgili okur. Aile kurumunda bir yavşama, gevşeme, sulanma oldu. Bu sulanmanın etkilerinden biri olarak da çocuklar berbat şekilde büyüyor. Anneler babalar (evli ya da boşanmış) kafasına göre takılıyor. Çocukla ilgilenmek falan hak getire. Çocuklar -anne çalışsın,çalışmasın- ya büyükannelerin ya bakıcıların elinde büyüyorlar ama yetişmiyorlar. Çocukla ilgilenmek yok. Herkes kendi hayatını yaşıyor.

Sonuç olarak da karşımıza 12 yaşında araba kullanan erkek çocuklar, 12 yaşında sigara içip kırmızı ruj süren kız çocuklar gibi tuhaf, tehlikeli, mutant bir şey çıkıyor.

Bu noktada bir yazar olarak bana düşen bir dürtmek, ikaz etmek.

En azından toplumsal sağduyu adına “be kardeşim bakmayı beceremeyecektiniz ne doğurdunuz?” diye sormak. O çocuklar adına biri sormalı bunu.

Çünkü sevgili okur, ne kadar ‘medeni’ olursak olalım, ne kadar ‘açık görüşlü’ davranırsak davranalım çocukların çocuk gibi olması lazım. 12-13 yaşında kadınlar adamlar olmamaları gerekiyor, kötü bir şey bu, yanlış bir şey, tehlikeli bir şey.

Dünyaya getirdiğimiz çocukları ortalıklara salmamak, ilgilenmek gerekiyor. Çocuklarımızın yaşlarına uygun davranmasını sağlamak, kötü alışkanlıklar edinmelerine engel olmaya çalışmak, kimlerle arkadaşlık ettiklerini gözlemlemek, giyimleriyle, davranışlarıyla ilgilenmek gerekiyor.

Yani sevgili okur, kediler-köpekler bile doğurduğunun arkasından bir müddet sahip çıkıyor, bakıyor, ensesinden tutup dolaştırıyor, kolluyor falan değil mi? O zaman bizim insan olarak (daha gelişmiş canlılar olduğumuz varsayımından hareketle) kedi-köpek kadar analık babalık yapmamız gerekir, öyle değil mi?

Yazının bu kısmında kulağa kötü gelen ‘toplumsal yavşama’dan kastettiğim bu işte. Şu satırlar gayet ‘iki kere iki dört eder’ kadar net bence ve heyhat, yine de yazmak, aileleri dürtmek gerekiyor, tuhaf değil mi?

Yaşam şekillerimizden taviz vermeyelim, medeni olalım, modern olalım, özgüvenli çocuklar yetiştirelim, bunların hepsine EVET. Hepsine varım.

Yeter ki çocuklarımızı YETİŞTİRELİM. Onları doğurup ortalığa salmayalım ve kaderlerine terketmeyelim.

Yaşam şekillerimizden taviz vermeyelim evet ama 12 yaşında kız çocuklarımızı da yüzünde bir okka makyajla gece yarısı sokağa salmayalım. Kendi iyilikleri için yapmayalım, başlarına kötü bir şey gelmesin diye yapmayalım. 12 çok erken.

Özellikle büyük şehirler çok kozmopolit oldu artık. Sokakta her yerden her tür insan var. “Benim kızıma ne giyeceğini söyleme oğluna tecavüz etmemeyi öğret” sözü bir şirinlikten ibaret çünkü ne yazık ki sokakta bizler gibi ailelerin oğulları gibisi çok çok az. Her türlüsü var artık güzel yurdumda, her türlüsü…

Ne olur daha ZEKİ olmaya çalışalım…

Ne olur kafayı çalıştıralım…

Allah bir beyin vermiş, bunu sadece “ne yiyecez, nerde yiyecez, ne giyecez, nereye gidecez, nerde gezecez, ne içecez” işlerine ziyan etmeyelim.

Kullanalım şu beyinleri.