HERKESİ KENDİ GİBİSİYLE

Şu hayvan sevme sevmeme, korkma korkmama konusunu bir ele almak istiyorum izninle sevgili okur. Çünkü görüyorum ki şart.

 

Hayvanlardan nefret eden, zarar veren, ruh sağlığı bozuk tipler bambaşka bir konu. Bunların toplanıp kapatılması lazım çünkü bunlar, bu rahatsızlar, küçücük kediye köpeğe vahşice davranabiliyorlarsa… Biraz ellerine fırsat geçtiğinde, ne bileyim hava karanlıksa, ıssızsa, bünyeye alkol girdiyse sana, bana , çocuklarımıza kimbilir neler yaparlar bir düşün! Bir düşün! Bunların kesinlikle ceza alması ve topluma geri döndürülmeden önce rehabilite olması şart.

 

Bir de direkt zarar vermeyen ama senin yardım ediyor olmandan rahatsız olan garip bir kitle var. “Ortalık kirleniyor” ya da “şık durmuyor” diye hayvan istemeyen, sokak hayvanlarına yardım etmeye çalışan insanlara rahat huzur vermeyen, sürekli arıza çıkaran bir kitle… Tamam, direkt sadistlik yapmıyorlar ama belki de fırsat bulsalar…

 

Nedir yani, senin kenara su bırakmandan rahatsız olmak nedir?

 

Bakın şu da bir gerçek. Hayvan bakıcam diye evdeki bozulmuş salçalı yemekleri sokağa döken saçma sapan insanlar var ve onlardan hepimiz rahatsızız. Ve biliyor musunuz, bunu biz yaptık sanıp arıza çıkarmasınlar diye çoğunlukla bu dangalakların attığı çöpleri de biz topluyoruz!

 

Korkan kitle var bir de. “Ben korkuyorum! Benim korkuma saygı duyulsun, benim korkuyor olmama şaşırılmasın” cılar. Senin korkma hakkın kadar benim de el kadar kediyi gördüğünde çığlıklar atmana şaşma hakkım var ama… Haklar hep karşılıklı.

 

Bu yazının konusu bu sevgili okur. Bazı insanlar hakları sadece kendilerine ait sanıyorlar.

Korkma hakkı.

İstememe hakkı.

Sevmeme hakkı.

Onaylamama hakkı.

 

Bunların zıttı da hak ama onun farkında değiller.

 

Senin hayvan görmek istememe hakkın kadar benim isteme hakkım ve daha da mühimi, o hayvanın olma, yaşama hakkı var.

 

Senin korkma hakkın kadar benim buna şaşma hakkım var. Şaşırmak da bir duygu. Tıpkı korku gibi.

 

Senin etrafta kendinden başka hayvan istememe hakkın kadar benim hayvan sevme hakkım var.

 

Hayvanlar varlar sevgili okur. Varlar.

 

“Hepsi ölsün sadece biz, beton ve AVM’ler olalım” şeklinde yaşamayı reddedenlerimiz var.

 

Bu hayvanların olma, yaşama, yeme, yürüme, uçma, koşma hakları var.

 

Bu hayvanların güneşte uzanıp uyuma, soğukta sıcak yerlere kaçmaya çalışma hakkı var.

 

Bu haklar da en az senin istememe hakkın kadar, korkma hakkın kadar hak. Biri diğerinden daha çok hak değil!

 

Sizin daha fazla sesiniz çıkıyor olması, daha çok bağırıyor ya da şirrete bağlıyor olmanız hiçbir canlının yaşama hakkını değersizleştirmiyor.

 

Sizi hayli değersizleştiriyor ama bunu bilin!

 

Kendisi dışında kimseyi sevemeyen, kendinden olmayanın yaşam hakkına saygılı olamayan insanların ne denli korkunç oldukları konusunda fikrim kati…

 

Başka yaşamlara ne kadar saygılıysanız saygınlığınız da ondan ibaret.

 

Yaptıklarınız, davranışlarınız, tepkileriniz kimliğinizi oluşturuyor. Kusura bakmayın, hepimiz iyi okullarda okuduk ama kim olduğumuzu olaylar karşısındaki tavırlarımız belirliyor.

 

Savunmasız ve sokak hayvanlarına karşı tavrınız ne olduğunuza dair çok şey söylüyor.

 

Herkesin kendi gibilere denk gelmesini dilerim ben.

 

En zor zamanınızda, en acılı gününüzde, en yalnız ve çaresiz hissettiğiniz zamanda Allah herkesi, hepimizi, kendi gibi birisine denk getirsin.

 

Benim için hava hoş.

 

Umarım senin için de öyledir…

 

Güzel bir hafta dilerim…