HATIRLANACAKLAR LİSTESİ

Sevgili okur izin verirsen sana bilmişlik taslamak istiyorum bu hafta. Bunu senin iyiliğin için yapmak istiyorum, dilerim hiçbir zaman ihtiyacın olmaz bu yazıda anlatacaklarıma AMA bir gün koşullar değişirse bir duanı alırım bak.

Tek bacağını en az altı hafta -muhtemelen sekiz hafta- kullanamayacağı söylenen bir birey olarak iyileşmemi hızlandırmamın ve koşulların o kadar da kötü olmamasının sebeplerini anlatıcam sana şimdi. Çünkü her insan bir gün bacağını kırabilir.

Öncelikle spor yapmanın önemi bu dönemde daha da ortaya çıktı. Disiplinli bir şekilde ve uzun zamandır spor yaptığımdan kemiklerim kuvvetlenmiş aslında. Ki benim yaşlarımdaki kadınlarda kemikleri kuvvetlenmez zayıflar biliyorsunuz.   Doktorların(evet birkaç tanesine gittim) “bu kadar biçimsiz yerden kırılmış”, “tam ağırlık merkezi” ve “yüzde doksan beş ameliyatla neticelenir” dediği kırığın beşinci haftasında fazla abanmadan yürüme egzersizlerine başladım bile. Yürüyemediğim dönemde de sağ bacağımın dizden aşağısı hariç tüm vücudumu çalıştırmaya ve yürümek hariç spor rutinime devam ettiğim, sağ ayak parmaklarımı da ileri geri oynatarak kan akışını sağlamaya çalıştığım için, üçüncü haftanın sonunda bacak açıldığında ve yürüme botuna geçtiğimde, evet, o bacak benim bacak değil gibiydi ama yine de kötünün iyisiydi.  Gün içinde botu çıkarıp sık sık kullanamadığım bacağıma masaj yaptım ve sürekli yüksekte tutmaya da devam ettim.

Bu arada sosyal hayatıma devam ettim. Alçı gibi medeniyetsiz ve çirkin bir şeyden kurtulup daha medeni, teknolojiyle ve bilimle barışık ve cool görünümlü yürüme botuna geçmek, yürüyemesem de moral olarak bana iyi geldi çünkü şekilci bir insanım. Evet, bot alçıdan havalı duruyor. Ve normal şekilde botu çıkarıp yıkanabilmek, kaşınan bacağı kaşıyabilmek, sıcak olduğunuzda botu çıkarıp bacağınıza nefes aldırabilmek parayla ölçülemez bir lüks bu koşullarda.

Bota geçmekle birlikte doktor kabul etmese de yüzmeye başladım. Bu da o bölgede zayıflayan kasları (suyu itme hareketi sayesinde) kuvvetlendirmeye başladı. Bu herkese tavsiye edilebilecek bir şey değil elbette ama benim kırığımın olduğu yer itibariyle ben yapabiliyordum, yapıyorum. Gittiğim doktorlardan birinin lafı kulağımda; “Herkesin iyileşmesi farklı. Herkesin kırılan bölgesi ve kırık şekli farklı. Herkesin vücudunun sağlamlığı, kemik yapısı, spor geçmişi, genetik avantajı, ağrı eşiği, kas kütlesi, kilosu farklı. Her hasta kendi özelinde iyileşir. Siz kendinizi yoklayacaksınız neyi yapabiliyorum bakacaksınız. Kendinizi en iyi siz anlarsınız”. Ben kendi durumuma göre hareket ediyorum şu anda.

Sporun en çok işime yaradığı iki yer yüzme zamanları ve sosyal aktiviteler oldu. Tek bacağınıza basmadan havuza girip çıkmak (kayıp düşmeden) havuzun içindeyken kenara arkanızı dönüp ellerinizle havuzun kenarına tutunuyor ve sadece kol gücünüzle vücudunuzu sudan çıkarıyorsunuz. Eşinmeden, kendinizi komik duruma düşürmeden, bacağınızla havuz kenarına tutunmadan sadece kollarla kendinizi sudan çekmek için de kollarınızın sizin ağırlığınızı (kaç kiloysanız artık) kaldıracak kadar güçlü olması şart. Burada yaptığınız ağırlık antrenmanlarının ve fazla kilolu olmamanın ekmeğini yiyorsunuz.

Yine ağır olmamanın ekmeğini size yardım eden kişi (koca, anne, evlat, sevgili) sizin oturduğunuz tekerlekli sandalyeyi yokuş yukarı iterken, sizi bir yerden geçirirken, sizi belinizden tutup bir A noktasından B noktasına kaldırıp indirirken yiyorsunuz. Fazla kilonuz olsa bu durum etrafınızda size yardım etmeye çalışan insanlar için de zor olacakken hayat herkes için bir tık daha kolay oluyor. Hemen burada hatırlatayım, kırık bacakla da spora devam etmek ve öğünlerinizi normalinize göre kısmak tam da bu dönem çok önemli. Kalori ihtiyacınızı süt, peynir, yoğurt, balık, et, yumurta, paça çorbası gibi kemiğinizi örecek gıdalara kullanır bundan başka anlamsız kalori vücuda sokmazsanız bu dönem kilo almazsınız. Yine tek bacakla yere oturmak (denize havuza girmek için) yerden kalkmak, koltuğa oturup kalkmak, gittiğiniz açık hava konserinde yerdeki mindere oturup kalkmak noktasında yaptığınız spor hareketlerinin ekmeğini yiyorsunuz. Karnınızı ve kalçanızı ve tek bacağınızı kullanarak tüm vücudu kaldırıp indirirken yaptığınız farklı squatlar tek tek gözünüzün önünden geçiyor. İyi ki yapmışım diyorsunuz.

Sevgili okur, vücudunu kuvvetlendirmek için yaptığın her çalışmanın, bir gün işler yolunda gitmediğinde bir faydasını görüyorsun. İnanılmaz ama ben bunu birebir deneyimleyerek söylüyorum sana şu anda. Yaptığım her bir çalışmayı hayatımı normalleştirebilmek için kullanmam gerekti. Beslenme kısmına gelince ne kadar iyi beslendiğim zaten doktor raporuyla tescillenmiş durumda. Bu bacağı böyle kırıp, önce İstanbul’da takılıp, üstüne yazlığa gidip, o vaziyette yürüyüp gezip, yüzüp, dördüncü gün “ya geçmiyor” diye tekrar doktora gittiğimde nasıl ameliyatlık hale gelemediğime şaşan ilim/bilim dedi ki kaliteli beslenme ve spor. Sağlam çıktım ya resmen.

O zaman izin ver sana şu uyarılarda bulunayım. Çünkü yaşlar ilerledi, bu kırıklar çıkıklar ilerleyen yaşlarda daha tehlikeli. Ben kendime bir uyulacaklar zihin listesi yaptım seninle paylaşayım.

-Temiz ve sağlıklı beslen

-Terlik değil spor ayakkabı giy (her zaman). Terlik giymen gereken durumlarda da burnu kapalı terlik tercih et.

-Mutlaka spor yap. Özellikle kuvvet arttırıcı antrenmanlara bak.

-Kesinlikle ama kesinlikle sigara içme.

-Uzun ve tempolu yürüyüşler yap, jog at.

-İçkiyi çok çok sınırlı tüket, vücuduna ne soktuğuna dikkat et.

– Kendini esnet.

-Asla fazla kilo tutma.

-Yürürken önüne bak.

Bu iş beni çok bunalttı ama mümkün olduğunca problemsiz atlatmaya çalışıyorum. Neyseki az kaldı, on gün kadar sonra özgürüm. Günlük rutini alt üst eden her türlü sakatlık benden uzak düşmanlarıma yakın olsun. Benim gibi kendi düzeninde ve rutininde huzur bulan, sistemi kayınca siniri bozulan tüm dostlar… Hepinize, hepimize sağlıklı bir ömür diliyorum.

Önce sağlık gerçekten…

Mutlu haftalar dilerim.