Annelere Enshin Karate

Sevgili okur elini vicdanına koy. Çocuğunu Enshin Karate’ye yazdırmaya gidip iki hafta sonra gaza gelip kendi de derse yazılan, hızını alamayıp bir de mavi kuşak olan 37 yaşında kaç anne vardır? Benim bildiğim iki tane anne var. Zeynep ve ben!

Ben: höynk höynk höynk

Bülent (Büyük) Hoca: Hop-la-ma! Tek adımda geç yana! Tut şu kolumdan

Ben: Düşürmiyim sizi

Bülent Hoca: Düşüremezsin, tutmuyorsun

Zeynep: Hocam ben düşüriyim

Ben: Ya sen nasıl psikopat bi kadınsın ya

Zeynep: Ben dört tane abiyle büyüdüm oğlum! Senin gibi güllü zarife diilim

Ben: Sensin zarife, pis!

Bülent Hoca: Birbirinizle kavga yok! Atarım sınıftan!

Ben: Hocam o başlattı, manyak mıdır nedir?

Zeynep: Bana mı diyosun, DONK!

Ben: Ciyaaaaakk! Bittin sen!

Zeynep: Hocam ısırmak var mı? Isırıyo bu?

Bildiğin gibi değil sevgili okur, acayip sardım bu işe. Enshin Karate’yi kuran kişi Kancho Joko Ninomiya tamam mı? Hala da hayatta. İnternetten onun çalışma videolarını indirip (aklım sıra öğrenip) Bülent Hoca’ya pusu kurmaya çalışıyorum. Fakat Bülent Hoca’nın Enshin Karate Türkiye şefi olduğunu ve Kanchoyla birebir çalıştığını unutuyorum bazen.

Ben: Hocam ben bişi öğrendim

Bülent Hoca: Hah! Ne öğrendin?

Ben: Hocam tutun şimdi kolumdan böle, siz beni çekiyormuşsunuz şimdi tamam mı?

Bülent Hoca: Eee?

Ben: İşte teknik yaptım.

Bülent Hoca: Ben nerdeydim sen teknik yaparken? Bişi görmedim

Zeynep: Hocam siz onun kusuruna bakmayın. Şimdi ben yapayım aynı tekniği bi bakın.

Kuşak sınavı esnasında;

Ben: Hocam biliyosunuz ben doğurdum, emzirdim, yaş da otuzyedi, vücuttaki kalsiyum oranı hayli düşük. Şimdi sınavda böyle sert hareketler olursa bi yerim kırılmasın

Bülent Hoca: Gerçekten böyle ağlayarak bu işten kaçacağına inanıyor musun?

Ben: Eeee, evet?

Bülent Hoca: Güney gel Mehtap Hanımın karşısına, hay kamaiteeee, hacime!

Ben: Amanın!

Sevgili okur bu inanılmaz zevkli bir iş. Gayet de iyi öğrenci olduk. Ancak derse başlamadan önce, beklerken ki kılık kıyafetimiz konusunda ara sıra azar işitiyoruz.

Bülent Hoca: Bu ne ya! Bu ayakkabılar ne doginin altında?

Ben: Niye ki?

Zeynep: Beyazın altına çok güzel oldu kendi ayakkabılarımız, çıkarmadık o yüzden

Bülent Hoca: Siz bunu Kancho geldiğinde de yapın da o zaman görürüm ben sizi!

Ben: N’olcak ki?

Bülent Hoca: Siz girin şimdi dojoya, ayağınızdaki her bir topuk için otuz mekik otuz şınav. Hadi bakalım.

Topuklu, mopuklu bu yaştan sonra iki anne mavi kuşak olmayı becerdik ya siz ona bakın. Vatana millete hayırlı olsun.